Devrimci Bülten Sayý 74 (3)
komunist - 01 January 2020
ABD TÜRKÝYE’YÝ NEREYE DOÐRU ÇEKÝYOR?
K. Erdem

 
Türkiye’nin ABD ile anlaþma çerçevesinde Suriye’de icra ettiði Barýþ Pýnarý Harekatý, ayný zamanda yeni ABD yönetiminin bölgesel planlarýný da deþifre etmiþtir. Büyük devletler hiçbir zaman, belirli bir strateji oluþturmadan taktik adým atmazlar. Bugün Rojava’nýn bir kýsmýnýn ABD tarafýndan Türkiye’ye verilmesi planý, önceden belirli bir stratejiye göre planlanmýþ bir adýmdýr. Bu strateji ise daha Trump seçilmeden önce oluþturulmuþtur.
Yaznn Tm:
ABD TÜRKÝYE’YÝ NEREYE DOÐRU ÇEKÝYOR?
K. Erdem

 
Türkiye’nin ABD ile anlaþma çerçevesinde Suriye’de icra ettiði Barýþ Pýnarý Harekatý, ayný zamanda yeni ABD yönetiminin bölgesel planlarýný da deþifre etmiþtir. Büyük devletler hiçbir zaman, belirli bir strateji oluþturmadan taktik adým atmazlar. Bugün Rojava’nýn bir kýsmýnýn ABD tarafýndan Türkiye’ye verilmesi planý, önceden belirli bir stratejiye göre planlanmýþ bir adýmdýr. Bu strateji ise daha Trump seçilmeden önce oluþturulmuþtur.
 
Trump’ýn bölgesel stratejisi anlaþýldýðýnda, Mesut Barzani’nin baðýmsýzlýk referandumuna niçin yeni yönetimin destek vermediði ve hatta Güney Kürdistan Hükümeti’nin denetiminde bulunan bazý yerlerin niçin Irak Sünnilerine býrakýldýðý da anlaþýlacaktýr. Güney’in baðýmsýzlýk referandumu, yeni ABD yönetiminin Ýran rejimini devirme stratejisi temelinde, bazý güçleri bir araya getirme politikasýna engel teþkil ediyordu. Baðýmsýzlýk referandumundan sonra Kürtlerin ellerindeki bazý yerlerin Irak Sünnilerine býrakýlmalarýyla, Barýþ Pýnarý Harekatý ile Rojava’nýn bir kýsmýnýn Türkiye’ye býrakýlmasý, birbirlerini destekleyen politik adýmlardýr. Hatta bu adýmlar yeni adýmlarla desteklenecektir ve bölgede Ýran karþýsýnda bir tür “Sünni Blok” oluþturulacaktýr /oluþturulmaktadýr.
 
Þimdi de bu yazýnýn ana temasýný koyalým ve sonra da bu temanýn altýný doldurmaya çalýþalým.
 
ABD giderek Türkiye’ye verdiði ve vermek için göz kýrptýðý tavizlerle Türkiye’yi Ýran rejiminin devrilmesi stratejisine angaje etmeye çalýþmakta ve Erdoðan ile AKP’yi bu temelde baþtan çýkarmaya çalýþmaktadýr. Erdoðan son dönemdeki açýklamalarýyla, Trump yönetiminin Ýran rejiminin devrilmesi temelli bu tavizlere göz kýrptýðýný göstermektedir.
 
Trump yönetimi,Rojava’nýn bir kýsmýný Türkiye’ye býrakarak, Suriye’de Fýrat’ýn Batý’sýnda Rusya-Ýran-Suriye karþýsýnda Türkiye’nin elini güçlendirmiþ ve Türkiye ile iþbirliðinin de yolunu açmýþtýr. Trump yönetimi, Türkiye ile iþbirliðinin çerçevesini daha da geniþletmek ve kapsamýný daha da derinleþtirmek istemektedir. Bunu ise bazý koþullara baðlamaktadýr.
 
Türkiye Obama döneminde, önce Suriye rejiminin devrilmesini stratejik olarak önplana alan bir politika izliyordu. Buna karþýlýk Obama ABD’si ise, Suriye’de rejimi devirmeden ama Rojava’yý güvenli hale getirerek ve Türkiye ile PKK’nin Barýþ Süreci ile ateþkesini saðlayarak Ýran rejimini önce yýkma politikasý izliyordu. Türkiye ABD’nin Ýran rejimini PKK ile yýkma stratejisini hiçbir zaman kabul etmedi ve savaþý tekrar baþlatarak da buna izin vermeyeceðini açýkça gösterdi. Trump yönetiminin bu durumda, Ýran rejiminin yýkýlmasýnda PKK’nin olmadýðý bir seçenek üzerinde çalýþmasýndan baþka bir seçeneði kalmamýþtýr. PKK’nin olmadýðý bir Ýran stratejisinde tek olanak ise, bölgede Türkiye’nin nüfuzunun geniþlemesinin kabul edilerek, onun PKK’nin yerine ikame edilmesinde bulunmaktadýr. Trump yönetiminin yeni planý, Ýran ve Suriye rejimlerinin kaderini içiçe geçirerek ve iki ülkedeki siyasi iliþkileri birbirlerine baðlayarak genel bir siyasi denge oluþturmak ve her iki rejimin yýkýmýndan sonra ortaya çýkacak olan bölgeyi, ABD, Türkiye, Ýsrail, Suudi Arabistan ve Körfez Monarþileri ile birlikte paylaþmak üzerine oturmaktýr.
 
Trump yönetimi , dolaylý olarak Türkiye’ye Obama döneminden farklý olarak yeni bir Ýran politikasý ve bu politika temelinde büyük tavizler  sunmaktadýr, ki bu politika Erdoðan’ýn fazla reddedemeyeceði bir yapýya sahiptir:
  1. Þimdilik Rojava’nýn yarýsý.
  2. Irak Sünnileri aracýlýðýyla Musul ve Kerkük petrollerinin kontrolü.
  3. PKK’nin Kandil’de ezilmesi. 
  4. PKK’nin ezilmesiyle,PYD ile YPG’nin KDP çizgisi altýna girmesi ve hem Rojava’da hem de Ýran’ýn yýkýlmasýndan sonra Ýran Kürdistan’ýnda bu örgütlerin Türkiye’yi tehdit edemeyecek durumda kullanýlmalarý. 
  5. Ýran rejiminin yýkýlmasýndan sonra,Suriye rejiminin yýkýlmasý ve Suriye’de Türkiye’nin büyük bir nüfuza sahip olmasý.
Son dönemdeki bazý açýklamalarda ya ABD ile Türkiye’nin böyle bir bölge politikasý üzerinde anlaþtýðý ya da her iki tarafýn da birbirlerini bu politika temelinde test ettikleri ortaya çýkmaktadýr. Trump’ýn Erdoðan’a teklif etmiþ ya da etmekte olduðu bu bölge politikasý, Obama döneminden çok daha caziptir. Bu aslýnda bir zamanlar MHP’nin savunduðu bir politikadýr ve Devlet Bahçeli ile MHP’nin niçin koþulsuz Erdoðan’ý desteklediðini de ortaya koymaktadýr.
 
Trump önce Suriye’de Türkiye’ye tavizler vererek, sonra Irak’taki Musul ve Kerkük petrolleri üzerinde dolaylý olarak Türkiye’nin hakimiyet kazanmasýný saðlayarak, en sonunda da Suriye’deki politik ve askeri dengenin Türkiye lehine geliþimini, Ýran rejiminin devrilmesine ve bu temelde de PKK’nin ezilmesine baðlayarak,Türkiye’yi tamamen Rusya ve Ýran’dan da koparmýþ olacaktýr.
 
Obama döneminde, Rojava’da Kürt-Batý ittifakýný baltalamak için Türkiye’yi Suriye’ye sokan Rusya ve Ýran, yeni ABD yönetiminin bölgesel pazarlýðý en üst düzeye çýkarmasýyla giderek kendi politikalarýnýn altýnda ezilmeye baþlamýþlardýr ve ezileceklerdir. Son dönemlerde medyada bazý aydýnlar ve yazarlar, meseleleri anlamadan Putin þöyle kazandý,Trump böyle kaybetti gibi hiçbir deðeri olmayan analizler yapabilirler ve kendilerini de rahatlatabilirler ama stratejik ve jeopolitik gerçekler farklýdýrlar ve de bunlar göz ile görünmezler ama akýlýn geniþ ve derin süzgeçlerinden geçerek ortaya çýkarlar.
 
Bu olanlar, Eli Roth’un yazýp ve yönettiði ve yapýmcýlýðýný da Quentin Tarantino ile paylaþtýðý bir korku filmi olan HOSTEL’in hikayesine çok benzemektedir. Film Slovakya’da gençlerin ve daha çok yoksul kimselerin gittiði bir otelde mafyanýn gözüne kestirdiði gençleri kaçýrýp ve zevk için insan öldüren zenginlere sunduðu bir hikayeyi konu alýr. Yine bir gün, arkadaþlarýyla bu ülkeye gelen, aslýnda çok zengin olan ama görünüþte bunu belli etmeyen bir genç kadýn (temel karakter) mafya tarafýndan kaçýrýlýr ve zengin bir adam tarafýndan, vahþi yöntemlerle öldürülmek için bir hücreye hapsedilir. Ne için kaçýrýldýðýný bilmeyen genç kadýn zamanla ve katili ile mücadele sýrasýnda bunu öðrenir ve aslýnda en çok parayý basan kiþinin insaný öldürdüðünü farkeder. Bunun üzerine kendisini kaçýran mafyaya çok zengin olduðunu belirtir ve katilinin öldürülmesini hemen orada satýn alýr ve parayý da anýnda öder. Kýsacasý ava giden avlanmýþtýr!
 
Rusya ile Ýran’ýn Türkiye’ye Suriye’de bazý tavizler vererek, onu ABD ile Kürtler üzerine salmasý politikasýna, yeni ABD yönetimi üst perdeden bir pazarlýk ile  karþýlýk vererek, Rusya ile Ýran politikasýný tersine çevirmeye çalýþmaktadýr.  Yukarýda özetlediðimiz korku filmindeki gibi, tek Suriye’de küçük bir taviz deðil ama Ýran ve Suriye rejiminin yýkýlmasýndan sonra bölgenin ortak nüfuz altýna alýnmasý teklifini yapmaktadýr. Bu teklif, Rusya-Ýran tavizlerini çok aþtýðý için, Türkiye’yi baþtan çýkaracak türdendir.
 
Barýþ Pýnarý Harekatý’ndan bir kaç gün sonra, AKP’li Cumhurbaþkaný Erdoðan, Türkiye’nin Lozan’da alacaðýnýn asgarisini aldýðýný söyledi. Aklý baþýnda herkesin bunun azamisinin Musul ve Kerkük’ü kapsayan ilk Misak-ý Milli sýnýrlarý olduðunu bilmektedir. Zaten Barýþ Pýnarý Harekatý’ný Irak sýnýrýna kadar götürme hedefini de Erdoðan açýkça belirtmiþtir. Bu ilerlemenin Musul ve Kerkük’e doðru olduðu ve de ABD’nin yeni yönetiminin dolaylý desteðine sahip olduðu, asýl amacýn ABD yönetiminin bu ilerleme ile Türkiye’yi Ýran rejimi politikasýna angaje etmek olduðu kesindir.
 
ABD yönetimi, bölge düzeyinde Türkiye’ye verdiði tavizlerin çapýný ve derinliðini geniþleterek, Ýran sýnýrýnda Türkiye’nin güdümündeki çihatçýlar ile ABD ve Körfez Monarþilerinin güdümündeki çihatçýlarý ortak bir cephe oluþturacak þekilde bir araya getirmektedir ve PKK’nin Kandil’de ezilmesinden sonra da, YPG’nin bir kýsmýný PJAK biçiminde Ýran’a kaydýrmak istemektedir. Zaten YPG’ye giden ekipmalar da bunun içindi.
 
Bu noktada kuþkularý arttýran durum yani ABD’nin ve Körfez Monarþilerinin güdümündeki terörist cihatçýlarýn, Türkiye güdümündeki cihatçýlar ile ortak cephede buluþturulmasý siyasetinin bir parçasý olarak, Rojava’da kamplarda ve cezaevlerinde bulunan IÞÝD’çilerin Türkiye’ye verilmesi ve Türkiye’nin de bunu can atarak kabul etmesidir. Barýþ Pýnarý Harekatý’nýn bir amacýnýn da bu IÞÝD’çileri Türkiye’nin denetimi altýnda bir araya getirmek ve Ýran sýnýrýna doðru yaklaþtýrmak olduðu ve bunun ABD ile bir anlaþma çerçevesinde ortaya çýktýðý artýk bir sýr olmaktan çýkmýþtýr.
 
Erdoðan Soçi’de Putin ile görüþürken ayný zamanda, Rusya ve Ýran’ýn arkasýnda da, onlarýn aleyhine dolaplar çevirmektedir. Erdoðan ABD ile birlikte çaktýrmadan, Suriye savaþýný Ýran savaþýna dönüþtürüken, Suriye için Rusya ile ne gibi bir mutabakat anlaþmasýnýn yapýldýðýnýn ne anlamý var? Bu mutabakata Suriye’nin toprak bütünlüðünü koysa ne yazar koymasa ne yazar! Soçi’de Erdoðan Putin’nin eline sadece boþ bir kaðýt verdi. Hepsi budur!
 
Türkiye ABD ile anlaþma çerçevesinde kendi “cihatçý terörist portföyü”nü sürekli geliþtirmektedir ama bunu niçin yapmaktadýr?  Bu cihatçýlarýn tek Ýran rejiminin devrilmesinde kullanýlmayacaklarýný ama içeride de “isyan bastýrma”, Kürt yerleþim bölgelerini daðýtma ve yine ayný þekilde Alevi yerleþim bölgelerini daðýtma gibi  “derin devler operasyonlarý”nda da kullanýlacaklarý, bizzat yeni rejimin ideolojik kodlarýnda yazýlýdýr. Anlaþýlan Türkiye’de Çorum, Sivas ve Maraþ katliamlarý “küçük katliamlar” olarak kalmýþ ki, “büyükleri” hedeflenmektedir!
 
Erdoðan Suriye’de kilitlenen  siyasetin açýlmasýnýn, Ýran’ýn zayýflamasýndan geçtiðini ve yine Ýran rejiminin daðýlmasýyla Suriye rejiminin direnme kapasitesinin büyük darbe yiyeceðini çok iyi biliyor. PKK’nin aradan çýkarýlmasý ve Musul ile Kerkük petrollerinin kontrolünün dolaylý olarak Türkiye’ye býrakýlmasý, Trump yönetiminin çok cazip teklifleridir ve Erdoðan da bu politikaya angaje olacaðýný dolaylý bir þekilde ima etmektedir. ABD Türkiye’yi Ýran’da, Suriye’de olduðu gibi direk olmasa da ama dolaylý bir þekilde, bir savaþýn içerisine doðru çekmektedir.
 
Bunun bölge ve dünya siyasetinin çok yanlýþ bir okunmasý olduðu çok açýktýr. Bu politikanýn aynýsýný, Ýttihat ve Terakki Partisi aracýlýðýyla Enver Paþa uygulamýþtýr. Almanya Enver’i Çarlýk Rusyasý’nýn egemenliði altýnda bulunan Orta Asya ve Kafkasya’da Osmanlý nüfuzunun geliþeceði rüyasý ile avutarak , Osmanlý’yý Almanya yanýnda savaþa sokmuþtu. Bugün ayný rüyayý, Edoðan-Bahçeli ikilisi görmektedir ve görünen odur ki, Erdoðan rejiminin ömrü, Suriye’de Esad ve Ýran rejimlerinin ömründen daha kýsa olacaktýr.
 
Türkiye’nin ABD ve müttefikleri yanýnda bu bölgesel savaþa girmesinin, iç politikada çok köklü sonuçlarý olacaktýr. Faþist diktatörlük daha da koyulaþacak, muhalefet her türlü yöntemlerle bastýrýlacak ve Türkiye ABD desteðinden dolayý herþeye kulaðýný týkayacaktýr. Avrupa’dan gelecek baskýlarý, bir yandan ABD desteðiyle, öte yandan da göçmen ve terör þantajýyla dengeleyecek ve bütün bunlarý da yeni rejimin derinleþtirilmesi için kullanacaktýr.
 
Bu analiz ayný zamanda PKK’nin ABD tarafýndan kuþatma altýna alýndýðýný da göstermektedir.