|
komunistdunya.org |
|
|
|
Son Yazýlar |
|
|
|
|
A.H.Yalaz’ýn 10 Aðustos 2006 tarihli mektubuna yanýt |
|
|
Deðerli Y.... ,
Benim senin makalen ile ilgili olarak yazmýþ olduðum eleþtiriye göndermiþ olduðun cevabý dün iþyerinde aldýgým ve okuduðum için sana sadece kýsa bir not gönderebildim. Gönderdiðim o notta yazdýklarýmýn tamamen arkasýndayým. Ancak senin yazdýklarýn hakkýnda biraz daha geniþ bir deðerlendirme yapmak istiyorum. Yine madde madde ele alcaðým:
1- “Yazýda uluslararasý ve bölgesel politik güç sahiplerinin dýþ politika amaçlarýnýn vb. ayrýntýlý bir politik çözümlemesine girilmediði yazýlmýþ olmasýna karþýn bunu görmezden gelip ayrýntýlý ve yerini bulmayan eleþtiriler yapmýþsýn. (Böyle tür eleþtirileri daha önce de yaptýn.) Sana göre yazýlmýþ olmasý gerekenin yazýlmamýþ olmasýnýn eleþtirisini yapýyorsun. Bu da eleþtiri yönteminin hatalý kullanýlmasýnýn biçimlerinden biridir. (abç)” Eleþtirinin ana noktalarý benim “ayrýntýlý ve yerini bulmayan eleþtiride” bulunmam ve “bana göre yazýlmadýðý için eleþtiri konusu yapmam”. Senin yazýný ayrýntýlý eleþtirdiðimi (hepsi bir buçuk sayfa) zannetmiyorum. Orada bir çok noktayý atladým. Bir buçuk sayfalýk bir yazýnýn ne ayrýntýsý olabilir!
Asýl yukarýdaki alýntýda ikinci ileri sürdüðün nokta çok ilginç. Makalenin bana göre yazýlmadýðý için eleþtirdiðimdir. Ýþin ilginç tarafý bu söylediðin doðru. Zaten katýlmadýðým için eleþtiriyorum. Katýlsam niçin eleþtireyim? Anlaþýlan sen bir þeyi unutmuþsun. Bizim aramýzda çözülmemiþ ve çalýþmaya baþladýðýmýz zaman yapmýþ olduðumuz koþullu anlaþmanýn yürürlükte olduðunu sen unutmuþsun! Öyle bir hava yaratýyorsun ki, sanki bizim aramýzdaki ideolojik sorunlar ve anlaþmazlýklar çözülmüþ ve ben bu anlaþmalara uymuyorum. Elbette ki ben bütün sorunlara kendi savunduðum ve henüz çözüme baðlamamýþ olduðumuz ilkeler aracýlýðýyla yaklaþacam (yoksa çözülmüþ de benim haberim yok mu!?)
Bana vermiþ olduðun yanýtta çok açýk bir þekilde görülüyor ki, sana yaptýðým eleþtiriden dolayý fena halde bana öfkelenmiþ durumdasýn. Bunu anlamakta güçlük çekiyorum. Ben sosyalist demokrasinin varolduðu ve bu temelde de hak ve ödev bütünlüðünün olduðu bir ortamda çalýþtýðýmýzý sanýyordum. Ben eðer üzerime düþen ödevi (ki kimse bu örgütte benim üzerime düþen görevi yapmadýðýmý iddia edemez) yapýyor isem, bundan kaynaklanan haklarýmý (eleþtiri yapma, örgütün ideolojik, politik ve örgütsel çizgisini etkileme, proje getirme ve savunma vede örgütün organlarýna seçme ve seçilme hakký) da kullanýrým. Bu komünist olma bilincim ile alakalý olan bir durumdur. Ben eðer bu haklarýmý yerine getirirken yoldaþlarýmýn kiþisel haklarýný çiðniyorsam o zaman haksýzýmdýr. Çünkü benim hakkým baþkasýnýn hakkýný ortadan kaldýramaz ya da sýnýrlayamaz. Yine onlarýn kiþiliklerine dokunacak bir düzeye çýkamaz.
Benim sana yaptýðým eleþtirinin üslubunda bir hata olduðunu zannetmiyorum. Ýçeriðinin de doðru olduðunu düþünüyorum . Hadi diyelim eleþtirilerim yanlýþtýr. Bu durum da dahi kimse benim seni eleþtirme hakkýmý elimden alamaz ve eleþtiri hakkýmý kullandýðým için beni eleþtiremez. Bu noktada iki þeyi birbirine karýþtýrdýðýný düþünüyorum. Senin asýl derdin seni niye eleþtirdiðimdir.
2- “Ayrýca görüþtüðümüzde bu konuda bir yazý hazýrlýðý yaptýðýmý sana söylememe karþýn, birkaç gün sonra telefon görüþmesi sýrasýnda ayný soruna iliþkin bir yazýya baþladýðýný söyledin. Sana hazýrlýk yaptýðýmý söyledim ve “ama madem baþladýn yaz” dedim. Benim böyle bir yazý hazýrlýðý yaptýðýmý bilmene raðmen böyle bir iþe neden giriþtiðini bilmiyorum. ”
Bu alýntýda ileri sürdüklerin de çok ilginç. Ben yazý yazýyorum sen niçin ayný konu üzerine yazý yazýyorsun! Bir konu üzerinde yazý yazma senin tekelinde mi? Biz böyle bir kararý ne zaman aldýk? Aldýðýmýz kararý istersen sana hatýrlatayým: Site için güncel sorunlardan dolayý herkes yazý yazmalý ve hatta baþka çevrelerden de yazý alýnýp konulmalýdýr. Sitede bunun için ayrýlan bir bölüm vardýr. Bu bölüm için kýsa aralýklarla yazý yazma kararýný birlikte aldýk. Bende buna dayanarak yazý yazýyorum. Aldýðýmýz kararlarý unutman çok ilginç. Bana diyorsun ki benim yazýya baþladýðýmý bilmene raðmen yazý yazmaya baþladýn ben de sana “madem baþladýn yaz dedim” diyorsun. Ama ben demedim ki sen yazýný býrak! Her ikimiz de yazalým bunda ne kötülük var! Kaldýki ayný konu üzerine yazý yazmama kararý da almadýk. Bunu neye dayandýrdýðýný merak ediyorum? Kaldý ki çok önemli bir nokta üzerine yani dolaylý bir emperyalist savaþ karþýsýnda politik tutum belirleme noktasýnda bürokratça iki kiþi tek karar alýnacaðýna bu tartýþmaya bütün örgütü çekmemiz gerekirken ve bu noktada çok faklý bakýþ açýlarýyla tartýþmamýz gerekirken ve bu noktada tutum belirlemeden önce diðer yoldaþlarýmýzla istiþarede bulunmamýz gerekirken ve onlarýn yazý yazmasýný istememiz gerekirken (herhalde onlarýn ne düþündüðünü de öðrenmemiz gerekir!) sen bu noktada yapýlmýþ farklý bir eleþtiriye ve fazla bir yazýya dahi tahammül gösteremiyorsun.
Benim senin vermiþ olduðun cevapta çýkardýðým sonuç, senin sana yapýlan olumsuz eleþtirilere tahammül edememendir. Bu tür tahammülü olmayanlar da özellikle bürokratik eðilimi olanlardýr ki daha önce seni bu noktada sözlü olarak eleþtirmiþtim.
3- “Bilinen bir þey var ki, son derece yakýcý bir uluslararasý olayda politik tutum takýnmamýz gecikti. Aradan iki hafta kadar bir zaman geçtiði halde yazýyý yazmadýn. Dünkü mektubunda da yazýyý birkaç gün sonra göndereceðini yazýyorsun. Daha fazla gecikmeyi önlemek için, bugünkü koþullarda ele alýnmasýný gerekli bulduðum temel sorunlar üzerinde duran kýsa bir yazý yazmaya karar verdim ve sana gönderdim. ”
Beni yazýyý geciktirmem ile ilgili olarak eleþtiriyorsun. Birinci olarak benim yazýya baþlamam senin kendi yazýný býrakmana engel deðil. Gecikmeden dolayý da özür diliyorum. Nedeni çalýþmam ve eþim (1) (...) oluþum. Peki açýk konuþalým o zaman. Madem konuyu açtýn ben de sana bir kaç eleþtiride bulunayým. Yazý iki hafta geciktiði için eleþtiriyorsun üstelik de yazýlmasý öncelikle sana verilmiþ bir yazý ve kimse sana yazýný býrak da demedi. Ama farzedelim benim yazý bekleniliyor. Peki PDK Yalaz’ý 4 yýldýr bekliyor! Bugün gelinen aþamada 2002 Ekim’inde yaptýðýmýz olan anlaþmaya yani kararlaþtýrdýðýmýz ve öncelikli olarak üzerine gidip ve çözeceðimiz ideolojik anlaþmazlýklar kararýna kim uymamýþtýr? Bizim ortaya koyduðumuz ideolojik ilkeler karþýsýnda belirli bir zaman isteyen kimdir? Beraber çalýþmaya baþlarken aldýðýmýz karar þudur: Her ne kadar beraber çalýþmaya baþlýyorsak da aramýzda ideolojik sorunlar vardýr ve ilk olarak acil bir þekilde bu sorunlarýn üzerine gideceðiz. Peki bugüne kadar Yalaz bu noktada ne yapmýþtýr? PDK ile arasýnda olan anlaþmazlýklarýn hangi noktasýnda görüþ bildirmiþ ve çözülmesi için üzerine gitmiþtir? Üstelik benim bu noktalarda bir çok çabam olmasýna raðmen. Anlaþmazlýklarýmýz üzerine ben mektup yazdým ve yayýn organýnda ele aldýðým konular da hep aramýzdaki teorik görüþ ayrýlýklarýnda kendi pozisyonumuzu daha açýk bir þekilde ortaya koymak olmuþtur. Hatta yazýlarda dolaylý yollarda da sana bir tür cevap olmuþtur. Peki Yalaz bu noktada ne yapmýþtýr? Sorduðum sorunun cevabýný vereyim: Sessizlik! Elden geldiðince sorunlarý ele almama ve netliðe kavuþmasýnýn sürekli ertelenmesi. (Bu nokta üzerine yani aramýzdaki iliþkilerin tekrar gözden geçirilmesi ve yeni bir temele kavuþturulmasý noktasýnda çok yakýnda sana bir mektup gönderecem. Senin ile görüþmek istememin nedeni buydu. )
Sen kendi eksikliklerini hiç gündeme getirmiyorsun ama baþkalarýnda da bunun en amansýz takipçisi oluyorsun. Eeee atalarýmýz ne demiþ: Önce çuvaldýzý kendine iðneyi sonra baþkasýna batýr!
4- “Yazýnýn ikinci paragrafýnda iþaret edildiði ve içeriðinden de kolayca anlaþýlacaðý gibi, yazýnýn görevi ayrýntýlý bir politik çözümleme yapmak deðildir. ”
Tamam da analiz yapmamýþsýn ama sonuç çýkarmýþsýn. Zaten sorun bu. Ýster analiz yap ya da yapma ama bir sonuç çýkarmýþsýn. Kaldý ki benim ileri sürdüðüm görüþü bir paragrafla belirtmen bile yeterlidir. Ayrýntýlý analiz yapmadan da bazý þeyleri demen mümkündür ve bu da tesadüf deðildir. Benim göstermeye çalýþtýðým senin olaylara yaklaþýmýnýn mantýðýnýn sorunlu olduðudur, ki cevap mektubunda yazdýklarýn ve aþaðýda da göreceðimiz gibi oldukça sorunludur.
Kaldý ki þu noktada da kendin ile çeliþiyorsun: “Yazý bir ajitasyon yazýsý da deðildir. O, ajitasyon öðelerini de içeren bir politik propaganda yazýsýdýr. “
Bu daha kötü. Eðer bir propaganda yazýsý yazýyorsan o zaman sorunun mantýðýný da teorik olarak kýsa bir þekilde koymak zorundasýn. Ajitasyon ile ilgili yazýlarda bu genellikle yapýlmaz. Ama propaganda yazýlarý bunu yapar.
5- “ “Bahane” sözcüðünü yanlýþ anlýyor ve yukarýdaki eleþtiriyi yapýyorsun. Bahane sözcüðü Farsça bir sözcüktür ve bir þeyin gerçek nedeni gizlenerek ileri sürülen sözde neden anlamýna gelir. Ýsrail’in Lübnan’a ve Filistin’e karþý savaþýnda durum böyle deðil mi?
Ayrýca vurgulamak isterim ki, Türkiye ve Kuzey-Kürdistan sol hareketinde ve genel olarak dünya sol hareketinde sýkça yapýldýðý gibi, þu ya da bu emperyalist sermaye kesiminin ve/veya devletin iþbirlikçisi olan devletlerin/politik güçlerin kendilerine özgü sýnýfsal/politik çýkarlarý olduðunu unutmuþ görünüyorsun. Hizbullah ve Hamas, uluslararasý savaþýmda basit piyonlar olarak görülemezler. Onlar, bugünkü durumlarýyla, kendi yurtlarýnda geniþ kitlesel etkileri olan politik-sosyal örgütlerdir. Hizbullah ve Hamas’ýn, özellikle birincisinin Ýsrail’li askerleri kaçýrmalarý (yalnýzca son kaçýrmalar deðil) politik-askeri bir taktiktir. Bu taktik, diðer þeylerin yaný sýra, Ýsrail devletini tutsak deðiþimine zorlamayý amaçlamaktadýr. Bunu tamamen unutmuþsun. ”
Eðer gerçekten sen buna inanýyorsan benim diyecek fazla sözüm yoktur. Senin soruna soruyla karþýlýk vermek istiyorum: Hamas ve Hizbullah , tutsak deðiþimini bahane ederek ama aslýnda Ýran’ýn bölgesel politikalarý temelinde Ýsrail askerlerini kaçýrmýþ olamaz mý? Ayný þekilde içeride ve dýþarýda sýkýþan Hamas ve Hizbullah ( Hamas’ýn seçimi kazandýðý ve aforoz edildiði ve Filistin’de kesilen dýþ yardýmlardan dolayý devlet memurlarýnýn maaþlarýný dahi ödeyemediði ve halkýn gözünde düþmeye baþladýðý biliniyor. Hizbullah’in da BM Güvenlik Konseyi kararýnca silahsýzlanmasýnýn onaylandýðý ve köþeye sýkýþtýðý da biliniyor. ) kendi tabanlarýnýn erimesini durdurmak için dikkatleri esir askerleri kurtarmak bahanesi ile Ýsrail askerlerini kaçýrmýþ olamazlar mý? Bunlarýn büyük oranda böyle olduðu hemen hemen kesindir.
Kaldý ki baþka bir soru yine var: Ýsrail, Güney Lübnan’daki çiftlik hariç, Güney Lübnan’dan 6 yýldýr çekilmiþ. Hizbullah bunun için neden þimdiyi bekledi?
Hizbullah ve Hamas’ýn Ýsrail askerlerini kaçýrmasý politik ve askeri bir taktiktirdir diyorsun. Zaten öyledir. Ben de diyorum bu taktik Ýran ve Suriye gibi çürümüþ rejimlere hizmet eden bir taktiktir! Kendi halklarýna deðil. Kaldý ki Hizbullah’ýn kendi egemenlik alaný içerisinde kurmuþ olduðu rejim tam anlamýyla gerici bir rejimdir.
6- “Yine hedefini þaþýrmýþ bir eleþtiri oku. Yazýmda pasif olarak “bir tarafa angaje” mi olmuþum? Yanýtýný belirleyen öðelerden biri de, en azýndan burada, “ayrýmsýz politika” anlayýþýna sahip olmandýr. Bu paragraflarda da birçok genel doðruyu sýralýyorsun; ama sorun, genel doðrularý belirtmek deðil, somut duruma iliþkin somut saptamalar yapmaktýr. Gerici politik güçler arasýnda da ayrým yapmak ve somut durumda asýl hedef alýnmasý, vurulmasý gereken düþmanlarý da iyi saptamak gerekir. Bu politik strateji sorunudur ve yanýtýnda eksik olanlardan biri de budur. ”
Yazýmda pasif olarak “bir tarafa angaje” mi olmuþum? diye soruyorsun. Yani olmadýðýný ve sana haksýzlýk ettiðimi smylüyorsun. Bunun cevabýný kendin veriyorsun zaten. O zaman þu yazdýklarýn nedir: “Vurguluyorum: bugünkü Ýsrail-Hizbullah (ve Ýsrail-Hamas) savaþýnda Ýsrail’in ilan edilmiþ ve edilmemiþ politik-askeri amaçlarýný gerçekleþtirememesi (bu anlamda yenilmesi) emperyalizme ve bölgesel gericiliðe karþý politik devrimci savaþýmýn lehinedir. Bunu Irak’taki durumla karþýlaþtýrabiliriz. Bugün Irak’ta emperyalist iþgale ve iþbirlikçilerine karþý savaþan baþlýca güçlerin politik anlamda ilerici olmadýklarý biliniyor. Soruyorum: Emperyalizme ve iç gericiliðe karþý devrimci savaþýmýn çýkarlarý açýsýndan Irak’ta hangi tarafýn yenilgisini tercih ederiz?”
Bu pasajda Yalaz herþeyi ele veriyorsun. Peki ben niçin Irak’ta üstelik belirttiðin gibi (“iþgale ve iþbirlikçilerine karþý savaþan baþlýca güçlerin politik anlamda ilerici (abç) olmadýklarý biliniyor”) ilerici olmadýklarý ve dolaylý olarak baþka bir emperyalist grubun politikalarýnýn uzantýsý olduklarý halde taraf tutayým? Niçin ben bir tercih yapayým? Yapmam. Benim görevim her ikisinin çirkef yüzünü göstermektir. ABD ve Ýsrail kendi bölgesel planlarýný gerçekleþtiremeseler dahi yani devrimci olmayan güçler (ki bu noktada mutlaka bir emperyalist merkeze baðlýdýrlar ve emperyalist ekonominin ve politikanýn mantýðý gereði baðýmsýz kalamazlar) tarafýndan yenilgiye uðratýlsalar dahi bunun bölge iþçilerine ve emekçilerine yine tek kelimeyle gericilik ve zulum getireceði yani baþka bir emperyalist yamyam tarafýndan doldurulacaðý kesindir: 1979 Ýran’da olanlar herkesin kulaðýna küpe olsun.
Ýstersen bir fikir jimnastiði yapýlabilir: Diyelim Irak’ta ABD yenildi ve Ýran’a baðlý þiiler ve Baasçýlar (Rusya ve Suriye destekli) kazandýlar. Bunun sonucu olarak G. Kürdistan’ýn kýyýma uðratýlmasý ve özerkliðin kaldýrýlmasý olur. Lübnan’da Ýsrail’in yenilmesinin sonuçlarý ise Ýran ve Suriye’nin etkisininin Lübnan’da güçlenmesi olur. Filistin’de Ýsrail’in yenildiðini ve Hamas’ýn daha da güçlendiðini varsayalým. Peki bütün bunlarýn bölge iþçilerine ve halklarýna olumlu ne tarafý var?Hatta belki eskisinden daha kötü bir durum ortaya çýkacaktýr. Bu da hangi taraf kazanýrsa o tarafýn ayný olacaðý anlamýna gelir.
7-“ Savaþan taraflarýn hepsi de gericidir” doðrusunu yineleyerek toptancý bir anlayýþla yaþanan anda asýl darbenin vurulmasý gereken gerici güçlerle ikincil darbenin vurulmasý gereken gerici güçler, baþ düþmanlarla ikincil düþmanlar arasýnda ayrým yapmaksýzýn strateji sorunlarýný ele alamayýz. Böylesi bir ayrým yapmak bir tarafý diðer tarafa karþý savaþýnda desteklemek demek deðildir. ”
Bu pasaj þu ana kadar alýntý yaptýðým pasajlar içerisinde en ilginç olaný ve senin aslýnda mantýk silsileni en açýk ortaya serenidir. Demek ki gericiler arasýnda ayýrým yapacaðýz ve asýl darbenin vurulacaðý ile ikinci vurulacak olanýn ayrýlmasý gerekirmiþ. Bu pasaj nedense bana Maocu “Üç Dünya Teorisi”ni hatýrlatýyor. Biliyorum yine küplere binecen. Ben Mao’cumuyum diyeceksin. Eðer senin dediðin yöntem izlenirse iþler oraya varýr. Bu oldukça yanlýþ ve kesinlikle eleþtiriye deðmez bir yaklaþýmdýr.
8- “Bu tümce üzerinde de düþünmeni öneririm. Özellikle de “hareket her þey amaç hiçbir þey” “ruhu” üzerine yazdýðýný. Yazýmýn içeriðiyle bunun arasýndaki nasýl bir iliþki kuruyorsun? Yazdýklarýndan anlaþýlan odur ki, sana göre benim yazým oportünist bir içeriðe sahip ve sen devrimci bir müdahaleyle durumu düzeltmeye çalýþýyorsun!”
Bir komünist oportünist bir yola sapamaz mý ve baþka yoldaþlarý da onu uyaramaz mý? Sen tarihle oportünizme düþmemek için bir kontrat mý yaptýn? Eðer böyle bir þey varsa bize de söyle yararlanalým.
Plehanov dahi bir yerde okudum ama þimdi yerini çýkaramýyorum “oportünist olarak ölmekten korkuyorum” demiþtir, ki oportünist öldü. Komünistler þu ya da bu þekilde oportünist bir yola sapabilirler. Çünkü oportünizm ile komünizm arasýndaki çizgi bazen o kadar birbirine yakýndýr ki, bazý sorunlarda birbirine asymptot (sürekli bir birine yaklaþan ama kesiþmeyen iki doðru) geçer. Ve ben yoldaþýma bu sorunda oportünist bir yoldasýn ve geri dön diyorum.
Hele bir Bolþevik Parti’yi düþün. Ekim Devrimi öncesi Zinovyev ve Kamenev’in yaptýðý oportünizmi düþün. Nisan’da Stalin ve diðerlerinin oportünizmini düþün. Troçki’nin yýllarca izlediði oportünist çizgiyi düþün. Hepimizin baþýna gelecek bir durum. Bence herkes oportünist ölmekten korkmalýdýr.
Benim þu andaki savaþ karþýsýndaki görüþlerim yeni deðildir. Eylül 2000 yýlýnda Devrimci Bülten’in 22. sayýsýnda bu olacaklarýn haberini önceden vermiþtim. Ve orada þimdi takýnýlmasý gereken politik tutumun özünü de kýsaca belirtmiþtim. Ýþte o sayýdan uzun bir alýntý:
“ Modern tekelci kapitalizmin tam geliþmemiþ biçimi olan bölgesel pazarlar aþa-masýnýn, en geliþmiþ biçiminden ayrý olarak özel durumlarý vardýr. Ve mutlak suretle hesaba katýlmasý gerekir.
Bu aþamanýn özel durumlarýndan birisi de, bölgesel pazarlarda modern tekel ile birlikte (modern tekellere “Ortak-Giriþim” biçiminde baðýmlý olan) bir sað iþbirlikçi tekelci burjuvazinin de varolmasýdýr. Bu durum modern tekelci kapitalizminin tarihsel sýnýrlarýna tam olarak daha kavuþmamýþ olmasýnýn sonucudur. Elbetteki, tamamýyla birleþik bir dünya pazarýna geçiþ ile birlikte bu sýnýf da tasfiye olacaktýr. Bu durum modern tekelci kapitalizmin üretici güçlerinin yekpare dünya pazarý aþamasýna çýkmasýyla, tarihin merdivenlerinde daha aþaðýda kalacak olan bölgesel pazarlar arasýndaki tarihsel çeliþkinin sonucu olarak ortaya çýkacaktýr. Yoksa mo-dern tekellerin isteðine baðlý bir durum olarak deðil. Azami kar yasasýnýn sonucunda, sermayenin dünya genelinde merkezileþmesi, iþbirlikçi tekelci burjuvalarýn modern tekeller tarafýndan yutulmalarýný gerektirir. Kýsacasý bölgesel pazarlar aþamasýnda, iþbirlikçi tekelci burjuvaziyi de hesaba katmak gerekir. Ve bu sýnýfýn modern tekel ile kaçýnýlmaz çeliþkisini de hesaba katarak bundan proleter devrim için yararlanmak gerekir.
Bölgesel pazarlarda temel dinamik aslýnda modern emperyalist burjuvazidir. Bundan dolayý, burjuvazinin hangi katmaný olursa olsun, siyasal iktidardaki bütün burjuva sýnýflar belirli bir modern emperyalist dinamiðin yörüngesinde kalmak zorundadýr. Yani yeni üretim ve bölüþüm iliþkilerinde, burjuvazinin hiçbir katmaný, modern tekel karþýsýnda baðýmsýz hareket etme yeteneðini artýk gösterememektedir. Bundan sonra modern sömürgelerdeki burjuvalarýn (hangisi olursa olsun) tarihsel görevi, toplumu çeþitli modern emperyalist odaklara peþkeþ çekmede aracýlýk yapmaktýr. Çünkü sanayinin modern sömürgelere kaymasý ve toplumun tamamen kapitalist üretim iliþkilerinin egemenliði altýna girerek bölgesel ve dünya pazarlarýna baðlanmasý vede bütün toplumsal çeliþkilerin artý-deðerin üretimi ve buna elkoymada yoðunlaþmasý, burjuvazinin bütün katmanlarýnýn baðýmsýzlýk yeteneklerini tamamen ortadan kaldýrýr. Bu durumda ancak proleterya modern emperyalist sistem karþýsýnda baðýmsýz bir politika izleyebilir. Kýsacasý bölgesel pazarlarýn oluþmasýyla birlikte, hiçbir burjuva katman (küçük-burjuva, liberal burjuvazi, iþbirlikçi tekelci burjuvazi farketmez) modern tekelle kopuþamaz. Ve böylece de toplumun modern sömürge statüsünü deðiþtiremez. Olsa olsa sadece “kölenin efendisini” deðiþtirir.
Bölgesel pazarlar kaçýnýlmaz olarak, bölgesel bloklaþmalarý meydana getirirler. Çeþitli modern emperyalist dinamiklere baðlý bölgesel pazarlar, bölgesel siyasi ve askeri bloklaþmalarýn da temelini oluþturmaktadýrlar. Bölgesel siyasi ve askeri blok-laþmalarýn temel amacý bölgesel pazarlarýn korunmasý ve paylaþýlmasýdýr. Bundan dolayý özü itibariyle saldýrgan bir niteliðe sahiptir. Teorik olarak modern emper-yalistler arasýndaki modern sömürgeler için mücadele bölgesel pazarlarda kýzýþýrken sorunun çözümü bölgesel (lokal) çatýþmalar ve iç savaþlar biçimine bürünmek zorundadýr. Devrimci komünizm, modern emperyalistler arasý çatýþmanýn bir biçimi olan bölgesel savaþlara ve iç savaþlara göre kendini ayarlamalý ve ve bu tür savaþlarýn karakterini ustaca çözümleyebilmelidir. Onun özündeki emperyalist karakterin, milliyetçi ve dini biçimlerde ve hatta sosyal-þoven biçimlerde örtülmesine kanmamalýdýr. Dolaylý bir þekilde emperyalistler arasýndaki mücadelenin bir biçimi olan bu tür emperyalist savaþlarda devrimci komünizmin taktiði bellidir: Bu tür bölgesel savaþlardan kendi ülkesinin burjuvazisine ve modern tekelci burjuvaziye karþý iç savaþ taktiðine baþvurarak, burjuvazinin iktidarýný alaþaðý etmek için yararlanmak. Bunun dýþýnda hiçbir taktik, hiçbir durumu haklý çýkaramaz.
Modern tekelci ekonomi, çok karmaþýk bir þekilde geliþtiði için, hangi sýnýfýn çýkarlarýnýn nereden baþlayýp nereden bittiði de karmaþýklýk arzetmektedir. Örne-ðin, diyelim, Pantürkist eksenli Türkiye ile Panislamist eksenli Ýran arasýnda bölgesel bir savaþ çýksýn. Bu bölgesel savaþta proleteryanýn tutumu "Benim öncelikli görevim ülkemi dýþ 'Ýslamist-Þeriatçý' tehlikeden korumaktýr” deyip kendi ülkesinin burjuvazisiyle ve bunun baðlý olduðu emperyalist ülkeye karþý mücadeleyi tatil etmek midir? Ya da ters bir yönde hareket ederek ayný kapýya çýkan panslamizm ile birleþip Pantürkizmi mi yýkmaktýr? Yoksa hem pantürkizme hem de panislamizme karþý ayný derecede savaþýp içsavaþ taktiðine baþvurarak burjuvazinin iktidarýný mý yýkmaktýr? Elbetteki sonuncusudur. Proleterya pantürkizmin ABD tekellerine, panislamizminde Alman tekellerine baðlý olduðunu unutamaz. Onun görevi her ikisine karþý ayný derecede savaþmak ve proleteryanýn siyasi baðýmsýzlýðýný saðlamaktýr. Devrimci komünizm bölgesel pazarlar temelinde oluþan ve özünde emperyalist karakterli olan aske-ri ve politik bloklara karþý þiddetle karþý çýkmalýdýr. Bunlarýn daðýtýlmasý programýnýn temel maddelerinden biri olmalýdýr.
Modern tekelci sistemin, bölgesel pazarlar temelinde geliþmesi ve emperyalist çeliþkilerin bölgesel bazda yoðunlaþmasý þiddetli bir hal alarak, zorla çözülmek zorundadýr. Bu durum kaçýnýlmaz olarak proleter devrimlere yolaçacaktýr. Ancak bu proleter devrimlerin yapacaðý en büyük hatalardan birisi de, dünya ekonomisi dünya genelinde merkeziyetçi bir þekilde geliþirken, onun ulusal sýnýrlara çekilerek ve hapsolarak “kendi kendine yeter” bir þekilde hareket etmesidir. Bu baþta devrimin ölümü demektir. Bu devrimler Komünist Enternasyonal siyasetini zorunlu olarak benimsemek zorundadýrlar. Modern emperyalist sistem karþýsýnda baðýmsýzlýlarýnýn tek koþulu budur. Enternasyonalizm siyaseti devrimin ihraç edilmesi anlamýna gelmemelidir. Tarihsel koþullar oluþmadan bir ülkede sosyalist devrim için harekete geçmek maceracýlýk olur zaten. Komintern, modern tekelci sermayenin birleþik hareketini durdurmak ve modern emperyalistlerin dengesini bozmak için tek yoldur. Devrimci komünizm, diðer ülkelerin komünistleriyle Enternasyonalizm ilkesi temelinde yoldaþça iliþkiler kurmadan ve Komintern siyasetini benimsemeden, emperyalistlerin pençesinden kurtulamaz. Kýsacasý yeni dönemde devrimci komünizmin taktikleri dünya ölçeðinde olmalýdýr. ” (DB, s. 22, sayfa 23-24-25)
Kýsacasý ben yýllardýr bu sorun üzerine kafa yoruyorum.
9- “Eleþtiri yöntemini kullanýrken dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan biri, eleþtiri konusu yaptýðýný iyi anlamaktýr. ”
Yukarýda yazdýðým ve parmak bastýðým noktalardan da anlaþýlacaðý gibi eleþtiri yaptýðým konuyu iyi anlamýþ ve dersimi iyi çalýþmýþ bir öðrenciyim. Asýl benim sana eleþtirim, yazdýðýn konuyu iyi anlaman ve bu gibi ciddi konularda acele bir þeyler yazmamaya dikkat etmen ve konuyu iyi anladýktan sonra yazmaya çalýþmandýr. Senden ricam senin dýþýndaki insanlarýn da bazý konularda birþeyler anladýðýný ve mantýk yürütebildiðini görmendir.
10- “Dört yýllýk birlikte çalýþmamýzda baþka örnekleri de görüldüðü gibi, bir kez daha, eleþtiri yöntemini gereði gibi kullanamýyor ve gereksiz olarak zaman yitimine neden oluyorsun. Hazýrlamayý planladýðým yazýlar üzerinde çalýþmak yerine sana bu mektubu, o da olabildiðince kýsa tutmaya çalýþarak, yazmak zorunda býrakýlýyorum. “
Ben sana ne diyeyim Yalaz! Ben sana bir þey söyleyemiyorum. Sanki karþýnda çocuk var ve azarlýyorsun. Karþýmda sanki bir yoldaþ yok revizyonist bir komünist partisinin bürokrat bir merkez komite üyesi var. Kaþlarýný çatmýþ bana “beni niçin rahatsýz ettin” diyorsun. Kusura bakma bir halt iþledik seni rahatsýz ettik! Bir daha olmaz! Bu seferlik affet bir daha olmaz!
Hoþçakal ve çalýþmalarýnda baþarýlar. 11 Aðustos 2006 K. ERDEM
(1) Özel bir mesele olduðu için buradaki bir kaç sözcüðü çýkarýyorum.
|
|
|
|
|
|
|
|
|