 |
KOMÜNÝST HAREKETÝN CANALICI SORUNLARI -9- |
 |
 |
EK-II- KOMÜNÝZM VE TARÝHSEL KAPÝTALÝZM Kapitalizm ile komünizm arasýndaki iliþki sorunu, tarihsel boyutun dýþýnda incelendiði zaman, kaçýnýlmaz olarak bir çok yanlýþ teorilerin ortaya çýkmasýna neden olur. Genel olarak bütün toplumlar özel olarak da kapitalizm incelenirken, bütün sorun, kapitalizmin tarihsel-fiziksel sýnýrlarýnýn bürüneceði somut biçimleri bilince çýkartmak ve bu somut biçimler aracýlýðý ile toplumun üretici güçlerinin sosyalist (komünist) topluma nasýl baðlanacaðýný ortaya koymaktýr. Kapitalizmin tarihsel ölümü incelenirken ve bu temelde komünizm teorisi bilimsel temellerde kurulurken, dikkat edilecek bazý bir kaç önemli materyalist ilke vardýr. Bunlardan birincisi, Marks’ýn “Ekonomi Politiðin Eleþtirisine Katký”nýn Önsöz’ünde belirtmiþ olduðu þu önermeye sadýk kalmak: “Ýçerebildiði bütün üretici güçler geliþmeden önce, bir toplumsal oluþum asla yok olmaz; yeni ve daha yüksek üretim iliþkileri, bu iliþkilerin maddi varlýk koþullarý, eski toplumun baðrýnda çiçek açmadan, asla gelip yerlerini almazlar.” (abç) (Marx, Ekonomi Politiðin Eleþtirisine Katký, s. 24, Sol Yay.) Bu noktada sorulacak soru þudur: Kapitalizm “içerebildiði bütün üretici güçlerini geliþtirmiþ” midir; yani tarihsel açýdan geliþebilecek en yüksek düzeye mi varmýþtýr? Ýkinci olarak da Marx’ýn Kapital’in birinci cildinin önsözünde belirtmiþ olduðu þu ilkeyi gözönüne almak: “Bir ulus, öteki uluslardan birçok þeyler öðrenebilir ve öðrenmelidir de. Bir toplum, kendi hareketinin doðal yasalarýný ortaya çýkarmak için doðru yola girmiþ olsa bile---bu yapýtýn son amacý da, zaten modern toplumun ekonomik hareket yasasýný ortaya çýkarmaktýr--- bu toplum, normal geliþmesinin birbirini izleyen aþamalarýnýn ortaya koyduðu engelleri, ne gözü pek sýçrayýþlarla temizleyebilir, ne de meþru yasalarla ortadan kaldýrabilir. Ancak doðum sancýlarýný kýsaltabilir ve azaltabilir. ” (abç) (Marx, Kapital-I, s. 18, Sol Yay.) Bu yukarýdaki pasajdan çýkan ilke þudur: Hiçbir toplum, tarihin kendisine ayýrdýðý belli ekonomik aþamalarý kesinlikle atlayamaz. Bu ilke genel toplumlar için geçerli olduðu kadar (ilkel komünal, köleci, feodal, kapitalist ve komünist), bir toplumun, örneðin kapitalist toplumun kendi iç tarihsel örgütlülüðü için de geçerlidir. Nasýl kapitalizm ile komünizm arasýnda bir tarihsel ve mantýksal ayrým yapýyorsak (yine ayný þekilde nasýl demokratik ve sosyalist devrim arasýnda bir tarihsel ve mantýksal ayrým yapýyorsak), kapitalizmin birbirini tarihsel olarak takip eden çeþitli biçimleri arasýnda da bir tarihsel ve mantýksal ayrýmýn yapýlmasý zorunludur. Bu sonuncu sorun, özellikle Lenin’in yaþamýnýn son dönemlerinde önemle üzerinde durduðu bir sorundur. Bir toplum, sürekli olarak bir özel biçimi temelinde varolur. Ayný þekilde kapitalizm de çeþitli biçimler altýnda geliþmekte ve varolmaktadýr. Bize göre kapitalizmin tarihsel olarak birbirini izleyen üç temel biçimi vardýr: Serbest rekabetçi kapitalizm, Klasik Emperyalizm ve Uluslararasý Emperyalizm. Bu biçimlerin ve bunlarýn kendine özgü özel eðilimlerinin bilinmesi ya da anlaþýlmasý niçin önemlidir? Doðru bir komünizm teorisi oluþturabilmek için. Çünkü komünizmin maddi unsurlarý, kapitalizmin en geliþmiþ biçiminin yani uluslararasý emperyalizmin tam geliþmesi temelinde ortaya çýkacaktýr. Ancak bu tarihsel aþamada kapitalizm, “içerebileceði bütün üretici güçleri geliþtirmiþ” olacaktýr. Peki Uluslararasý Emperyalizmin temel çizgileri nelerdir? Bunu cevaplamadan önce, yöntem sorunu noktasýnda bir noktayý yine belirtmek gerekmektedir. Kapitalizmin çeþitli çaðlarýný birbirinden ayýran ölçütler nelerdir? Çað sorununu doðru koymak için, yol gösterici ve bütün marksistlerin reddedemeyeceði bazý ilkelerden hareket etmek gerekmektedir. Marx’ýn genel olarak toplumlarý birbirinden ayýrt eden þu ilkesi, kapitalizmin çeþitli biçimlerinin birbirinden ayrýlmasý için de geçerlidir: “Birbirinden farklý ekonomik çaðlarýn ayýrt edilmesinde iþe yarayan þey, yapýlan eþyalar deðil, bunlarýn nasýl ve hangi araçlarla yapýldýklarýdýr. Emek araçlarý, yalnýz insan emeðinin ulaþtýðý geliþme düzeyinin bir ölçüsünü vermekle kalmýyor, bunlar, ayný zamanda, iþin yapýldýðý toplumsal koþullarýn göstergeleri de oluyorlar. ” (Marx, Kapital Cilt-I, s. 196) Kapitalizmin tarihsel geliþimi içerisinde, makinanýn geliþiminin çeþitli biçimleri (mekanik, elektroteknik ve elektronik), kapitalist üretim iliþkilerinin biçiminde deðiþikliklere yol açmýþ ve açmaktadýr. (1*) Bu noktada sosyalizm (komünizm) teorisi için çýkan en büyük teorik sonuç þudur: Sosyalizm (komünizm) ancak ve ancak Uluslararasý Emperyalizmin en geliþmiþ biçiminin tarihsel açýdan ortaya çýkmasý ile mümkündür. Bu noktada bazý sorular sormak gerekmektedir: a-)Ürünün deðiþim-deðeri nasýl kaybolacaktýr? Sermayenin iki kesimi arasýndaki genel toplumsal iþbölümündeki (Kesim I ve Kesim II) deðiþimde ürünlerin meta olarak varolmalarý devam ettikçe (bu iþbölümündeki her bir iþkolu nitelik olarak birbirinden farklýdýr ve ürünlerin meta olarak üretilmelerine ve deðiþilmelerine neden olan da budur. (2*) ) sosyalist (komünist) üretim gerçekleþebilir mi? b-)Sosyalizmin (komünizmin) maddi öðeleri ancak gerçek bir Kapitalist Dünya Pazarýnýn oluþmasýný gerekli kýlmaktadýr. Marksist teorideki dünya pazarý ile mevcut gerçeklikteki dünya pazarý ne kadar birbirini karþýlamakta ne kadar karþýlamamaktadýr? Ya da baþka bir þekilde belirtirsek, dünya pazarý en geliþmiþ biçimine mi ulaþmýþtýr? Aslýnda sorulmasý gereken bir çok soru vardýr ama konumuz açýsýndan þimdilik bu ikisi yeterlidir. Birinci soru, yani sermayenin Kesim-I ve Kesim-II arasýndaki iliþki sorunu, bizi kaçýnýlmaz olarak uluslararasý ekonomi içerisindeki temel iþbölümü sorununa götürmektedir. Sorun dünya ekonomisi içerisindeki bu sektörlerin hangi biçimlerde göründüðünü ortaya çýkarmak ve bunlar arasýndaki temel iliþkilerin tarihsel sonuçlarýný belirlemektir. Marx, kapitalist ekonominin genel mantýðý içerisinde, iki türlü emeðin birbirinden ayýrt edilmesi gerektiðini belirtmiþtir: “Evrensel emek ile ortaklaþa emek arasýnda bir ayrýmýn yapýlmasý yerinde olur. Her iki tür emekte, üretim sürecinde kendi rollerini oynar, birbiri içerisine geçer, ama her ikisi gene de farklýdýrlar. Evrensel emek, her türlü bilimsel emek, keþifler ve buluþlardýr. Bu emek kýsmen, canlý emeðin elbirliðine, kýsmen de daha önce yaþamýþ kimselerin emeklerinden yararlanmaya dayanýr. Öte yandan, ortaklaþa emek ise, bireylerin doðrudan doðruya elbirliði yapmalarýdýr.” (abç) ( Kapital-III, Sf. 96 ) Marx, kapitalizmi analiz ederken, sermayenin Kesim-I ve Kesim-II arasýndaki nitelik farkýný sürekli göz önünde bulundurmuþtur. Çünkü bu nitelik farký, ürünlerin meta niteliðine bürünmesine neden olmaktadýr. Bu temel iþbölümündeki nitelik, toplumun diðer alt-iþkollarýna yayýlarak bütün kapitalist ekonomiyi kucaklamakta ve kendi niteliðine baðlamaktadýr. Marx bu noktada Deðer Teorisinin ilkelerine sadýk kalmýþtýr: “Ýçlerinde somutlaþan yararlý emek, her birinde nitel olarak farklý olmadýðý sürece, kullaným-deðerleri, birbirlerinin karþýsýnda meta olarak duramazlar. Ürünleri genel olarak meta biçimini alan bir toplulukta, yani bir meta üreticileri topluluðunda, her biri kendi hesabýna çalýþan tek tek üreticilerin baðýmsýz olarak yürüttükleri yararlý emekler arasýndaki bu nitelik farký, karmaþýk bir sistem, bir toplumsal iþbölümü meydana getirecek biçimde geliþir. ” (abç) (Kapital cilt-I, s. 57 Sol yay.) Sermayenin bu iki sektörü arasýndaki iliþkilerin biçiminden, uluslararasý temel iþbölümünün karakterinin belirlenmesi çýkarýlmalýdýr. Bu karakter bize, çeþitli ülkelerin ekonomilerinin dünya ekonomisi içerisindeki yerlerini ve rolerini vererek, çeþitli toplumlarýn uluslararasý statülerinin belirlenmesini saðlayacaktýr: Uluslararasý emperyalist, yarý-sömürge, modern sömürge, klasik sömürge gibi. Kesim-I ile Kesim-II arasýndaki iliþkilerde, bu iki sektörün karþýlýklý baðýmlýlýðý, dünya ekonomisini oluþturan ekonomilerin karþýlýklý baðýmlýlýðýna neden olmaktadýr. Uluslararasý ekonomik sistemin yüzeyindeki bir çok çeþitli görünümü, temelde genel halleriyle bu iki sektör arasýndaki iliþkilere indirgeyebiliriz. Bu iki sektör arasýndaki iliþkide, Kesim-I’in geliþimi, Kesim-II’den aktarýlan deðerden oluþur. Baþka bir þekilde belirtirsek eðer, Kesim-I’in geliþimi Kesim-II’nin sömürülmesi temelinde gerçekleþir. Her iki sektörde de sermayenin yoðunlaþmasý yani faaliyet gösteren sermaye niceliklerinin artmasý (ki bunlar genelde nitelik olarak deðiþik organik bileþene sahip sermayelerdir), kaçýnýlmaz olarak sermayenin merkezileþmesine (yani küçük sermaye gruplarýnýn büyükler tarafýndan yutulmasýna) neden olur. Ama bütün bunlara neden olan tarihsel etkenler, sermayenin, üretimin teknik temelini geliþtirmesi ile üretimin yoðunlaþmasý (yani üretici güçlerin geliþmesi) ve böylece bu yoðunlaþma temeli üzerinde, ona tekabül edecek örgütlenme biçimlerini (uluslararasý tekel ve bunun çeþitli dereceleri olan uluslararasý kartel ve tröstlerin ortaya çýkýþý) ortaya çýkarmasýdýr. Üretimin teknik temelinin geliþmesi, ancak ve ancak, bilimsel keþif ve buluþlar sayesinde yani bilimsel emeðin kapsamlý bir þekilde geliþtirilmesi ve örgütlenmesi sayesinde mümkündür. Meta üretimi temelinde iþleyen bir sistemden bahsettiðimize göre, Kesim-I’in temelini oluþturan bu bilimsel emeðin, dünya ekonomisinin ya da dünya pazarýnýn gereklerine göre örgütlenmesi için devasa boyutlarda bir sermaye birikiminin gerçekleþmesi þarttýr. Burada bu sermaye birikiminin boyutlarýnýn anlaþýlabilmesi için sadece bir örnek vermek ile yetineceðim. Örneðin Avrupa tekelci sermayesi, ABD’nin Boeing ve McDouglas uçaklarýnýn karþýsýna Airbus’ü çýkarmak için yine ABD’nin ve Sovyetler Birliði’nin uydu sistemlerine karþý, kendi baðýmsýz uydu sistemlerini yerleþtiren füzeleri olan Arian’ý geliþtirmek için, on iki ülkenin sermaye birikimlerini (bugün bunun boyutlarý AB’nin geliþmesiyle daha da geliþmektedir) bir tek Avrupa Konsorsiyumu altýnda birleþtirmek zorunda kalmýþtýr. Bir kez bu dev organizma yaratýldýktan sonra, bunun süreklileþtirilmesi ve kalýcý olmasý gerekmektedir. Bunun için ise, Boeing, McDouglas ve Airbus, uçaklarýný, dünyanýn dört bir köþesindeki havayolu þirketlerine, kargo þirketlerine, savunma amaçlý kullanan kurumlara satmasý gerekmektedir. Ýþte bu noktada dünya pazarýnda kýran kýrana bir mücadele yaþanmaktadýr. Bu örnek otomobil, telekomünikasyon vs. gibi sektörlere de uygulanýlabilir. Az geliþmiþ toplumlarýn ele geçirilmesi, yarý-baðýmlý toplumlarýn tam baðýmlý hale getirilmesi ve baþka emperyalistlerin nüfuz alanýnda olan baðýmlý toplumlarýn ele geçirilmesi pazarlarýn geniþlemesi ile eþ anlamlýdýr. Marx’ýn yukarýda bahsetmiþ olduðu, bilimsel emek (keþifler, buluþlar ve üretim) Kesim-I’in temelini oluþturur ve bu kesim daha çok emperyalist ülkelerde yoðunlaþmaktadýr. Kesim-II’nin temelini oluþturan, ortaklaþa emek ise, vasýfsýz iþçinin sanayi üretimindeki emeðinin biçimidir. Bu emek biçimi (bir tarihsel eðilim olarak) daha çok az geliþmiþ ve baðýmlý ülkelerde yoðunlaþmaktadýr. Kar oranlarýnýn düþme eðilimine bir tepki olarak sanayinin az geliþmiþ ülkelere kaydýrýlmasý (ucuz iþgücü, yabancý sermaye çekmek için önemli teþviklerin varlýðý, hammadde ve enerji kaynaklarýna yakýnlýk, büyük pazarlara yakýnlýk vs.) çok geçmeden, Kesim-I ile Kesim-II arasýndaki iliþkilerin dünya çapýnda cereyan etmesine ve düzene sokulmasýna neden olmuþtur. Her emperyalist ülkede Kesim-I’in, Kesim-II’den daha hýzlý geliþmesi, bu geliþimin düzeyine uygun Kesim II alanýný ve yoðunlaþmasýný gerekli kýlmaktadýr. Kesim-I’in pazarý Kesim-II’nin kapitalistleridir ve bu Kesim-II’nin kapitalistleri dünya iþçi sýnýfýndan sýzdýrdýklarý artý-deðerin bir bölümünü satýn aldýklarý üretim aletleri (makinalar ve ekipmanlar) karþýlýðýnda (örneðin bir havayolu þirketi uçaðýný bir Boeing’ten, McDouglas’tan ya da Airbus’ten alýr) Kesim-I’in kapitalistlerine býrakýrlar. Ama kapitalizm anarþik bir üretim yapýsýna sahip olduðu için, bütün emperyalist ülkelerdeki Kesim-I’in büyümesi, dünya genelindeki Kesim-II’nin büyümesini tarihsel geliþimin belirli bir döneminden itibaren kat kat aþmaya baþlar. Bu noktada anarþik üretimin sonucu olan rekabet keskinleþmeye baþlar ve her emperyalist ülke, birikim süreçlerini garantiye almak ve geniþletilmiþ yeniden-üretimi gerçekleþtirebilmek için (her geliþimde bunun için gerekli sermaye miktarý artar), Kesim-II’nin kendi açýsýndan daha da büyütülmesini ya da geniþletilmesini ister. Ama bu geniþleme diðer emperyalistlerin nüfuz alanlarýna çarpar ve bu nüfuz alanlarýnýn tekrar bölüþülmesi için kýyasýya bir mücadele baþ gösterir. Biz yine konumuza dönersek eðer, Kesim-I ile Kesim-II arasýndaki iliþkiler dünya çapýnda cereyan etmekte ve aralarýndaki deðiþim de meta biçimine bürünmektedir. O zaman þu soru ortaya çýkmaktadýr: Kesim-I ile Kesim-II arasýndaki deðiþim meta biçimine bürünüyorsa (bunun nedeninin iki sektör arasýndaki emek biçimlerinin nitel olarak farklý olmasýndan kaynaklandýðýný gördük) o zaman sosyalizmin (komünizmin) maddi güçlerinin geliþmesi ve sosyalist toplumsal iliþkilerin kurulmasý nasýl gerçekleþecektir? Sosyalist bir üretimden ve bununla birlikte, sosyalist üretim iliþkilerinden bahsedebilmek için, Kesim-I ile Kesim-II arasýndaki deðiþimin meta biçimine bürünmemesi gerekmektedir. Bunun için tek bir politik irade ya da politik devrim yetmemektedir ama ayný zamanda, burjuva toplumun baðrýnda, gerekli maddi tarihsel eðilimlerin de geliþmesi þarttýr. Bu gerekli eðilim ise, Kesim-I ile Kesim-II arasýndaki nitelik farkýný ortadan kaldýran, her ikisini de tek bir nitelik düzeyine getiren yani Kesim-II’nin temelini oluþturan Ortaklaþa Emek (sanayi) biçiminin de Kesim-I’deki gibi Evrensel Emek (bilimsel) biçimine dönüþerek ve böylece de Kesim-I ile birleþerek tek bir nitel emeðin ortaya çýkmasýdýr. Bu ise, sanayi temeline dayanan ortaklaþa emek biçiminin tarihsel olarak tasfiye edilmesinden baþka bir anlama gelmemektedir. Burada belirtilmesi gereken önemli bir noktada, emeðin biçiminin tek bir niteliðe indirgenmesidir yoksa içeriðinin deðil. Emeðin toplumsal içeriðinin maddi ya da fiziksel bölünmesi yani toplumsal emeðin bir çok uzmanlaþmýþ emekten ve iþbölümünden oluþmasý her zaman olacaktýr (örneðin doktorluk, mühendislik, iletiþim, ulaþtýrma, sanat vs.) ancak her uzmanlýk alanýndaki emekçi bireyin emeði nitel yönden ayný kalacaktýr. Bunun nedeni her iþkolundaki emek aletinin otomasyon bir karakter kazanmasý, toplumsal üretimde yeralan her emekçinin ayný birim zaman içerisinde ayný üretkenlik sonucunu verecek olmasýdýr. Böylece her emekçinin toplumsal ekonomik faaliyetinin sonuçlarýnýn bu toplumsal ölçekte eþitlenmesi (komünist bireylerin emeklerinin nispi farklýlýklarýndan dolayý, toplumsal ölçekte bazý sapmalar yani bir bireyin nispi olarak diðerinden fazla bir deðere sahip olmasý olabilir. Ancak komünist toplumsal mekanizmalar bu nispi farkýn, mutlak bir farka dönüþmesini önleyecektir. Bunun nedeni planlý üretimin bütün iþkollarýndaki emek üretkenliðinin geliþimini önceden belirlemesi ve emek üretkenliðinin geliþimini orantýlý olarak daðýtarak, sürekli bir þekilde niteliði eþitlemesidir. Bu ise üretici güçler ile üretim iliþkileri arasýnda uyumlu bir geliþime neden olarak çatýþmayý önleyecektir.) tek bir (komünist) sýnýfýn oluþumuna neden olarak, sýnýf farklýlýðýný ortadan kaldýracaktýr. Kesim-II’nin emeðin niteliði bakýmýndan Kesim-I ile ayný düzeye çýkmasý yani her ikisinin de ayný niteliði almasý, iki sektör arasýndaki deðiþimin meta biçimine bürünmesini engelleyecektir. Böylece ayný nitelik içerisindeki ya da bir baþka deyiþle “ayný toplumsal metabolizma” içerisindeki alýþ-veriþlerde ürün deðiþim-deðeri biçimini kaybedecektir. Bu noktayý belirttikten sonra açýklanmasý gereken bir baþka nokta kalýyor. O da iki sektör arasýndaki nitel farklýlýðý ortadan kaldýracak olan ya da Kesim-II’nin Kesim-I’in düzeyine çýkmasýna gerekli olan tarihsel deðer birikimini hacmi ve bu hacmi verecek olan tarihsel düzeyin ne olduðu sorunudur. Bunun cevabýný da bize Marx vermektedir: “ Kapitalist üretimin üç temel olgusu: 1-) Üretim araçlarýnýn az sayýda elde toplanmasý ve bunlarýn, doðrudan kullanan iþçilerin mülkiyetinden çýkýp, toplumsal üretim güçleri halini almasý. Bunlar hatta baþlangýçta kapitalistlerin özel mülkiyetin de olsalar bile. Kapitalistler, burjuva toplumun güvenilir kiþileridir, ama bu güvenin bütün nimetlerini cebe indirirler. 2-) Emeðin kendisinin toplumsal emek halinde örgütlenmesi: Elbirliði, iþ bölümü ve emeðin, doðal bilimlerle birleþtirilmesi yoluyla. Bu, her iki anlamda da, kapitalist üretim tarzý, özel mülkiyeti ve özel emeði, çeliþkili biçimlerde olsa bile ortadan kaldýrýr. 3-) Dünya pazarýnýn yaratýlmasý.” (abç) ( Marx, Kapital, Cilt 3. Sf. 235 ) Marx, kapitalist üretimin ortadan kalkmasýnýn üç temel koþulunu belirtirken gerçekten de ne yazdýðýný çok iyi biliyordu. Birinci maddede, üretim araçlarýnýn “iþçilerin mülkiyetinden çýkmasýný” belirtirken, üretim araçlarýnýn kamulaþtýrýlmasý ile toplumsallaþtýrýlmasý arasýnda bir ayrým yapýyordu. Üretim araçlarýnýn toplumsal üretim güçleri olabilmesi yani toplumsallaþabilmesi için kamulaþtýrýlmanýn ortadan kaldýrýlmasý gerekmektedir. Çünkü üretim araçlarýnýn iþçi sýnýfý tarafýndan kamulaþtýrýlmasý, tarihsel olarak toplumsallaþma aþamasýna gelmemiþ olan üretim araçlarýnýn, burjuva mülkiyet biçiminde kullanýlmasý yani kapitalistsiz burjuva ekonomisinin iþleyiþi anlamýna gelir. Elbette ki olumsuz taraflarý sýnýrlandýrýlmýþ olarak. Burada aklýmýzda tutacaðýmýz nokta, Marx’ta kamulaþtýrma (iþçi sýnýfýnýn mülkiyeti) ile toplumsallaþtýrma arasýnda bir kategorik ayrýmýn olduðudur. Toplumsallaþma ile birlikte hem burjuva mülkiyet hem de iþçi sýnýfýnýn kendisi (çünkü iþçi sýnýfý burjuva üretim iliþkilerinin bir kategorisidir) ortadan kalkar. Ýkinci maddede Marx’ýn belirtmiþ olduðu “Elbirliði, iþbölümü ve emeðin, doðal bilimler ile birleþtirilmesi” önermesi daha önce Kesim-II’nin Kesim-I ile birleþtirilmesi olarak ele aldýk ve belirttik. Buradaki elbirliði, sanayide elbirliði yapan vasýfsýz iþçilerdir. Böylece bu elbirliðinin, doðal bilimlerin geliþmesi sonucunda makinede toplanmasý yani “bilim ve teknolojinin kapsamlý bir þekilde sanayiye uygulanmasý”, emeðin genel toplumsal örgütlenmesindeki nitelik farklýlýklarýný tek bir nitel toplumsal emeðe indrgeyerek, özel mülkiyeti ve özel emeði ortadan kaldýrýr. Marx üçüncü maddede de, bunlarýn ancak dünya pazarýnýn yaratýlmasý ile ortaya çýkabileceðini belirtmiþtir. Ýþte þimdi bu sorunu ele almak gerekir. Kapitalist dünya pazarýnýn özellikleri nelerdir ve mevcut dünya pazarý, teorideki dünya pazarý le örtüþmekte midir yoksa örtüþmemekte midir? Marx, Kapital’de kapitalizmin genel hareket yasalarýný incelerken, sürekli olarak kapitalizmi, evrensel bir biçime kavuþmuþ bir sistem olarak tassavur ediyordu. Böylece bu evrensel biçimdeki kapitalizmin baðrýnda da burjuva yasalarýn ve temel eðilimlerin, en son tarihsel sýnýrýna gelmiþ olduðunu düþünüyordu. Bütün dünyayý tek bir kapitalist toplum, dünyanýn dörtbir köþesine yayýlmýþ olan bütün burjuva sermayeleri de tek bir dünya toplumsal sermayesi olarak tasavvur ediyordu. Bu tek dünya toplumsal sermayesini de, dünya çapýnda iki temel sektöre (üretim araçlarý üretimi ve tüketim araçlarý üretimi olarak) bölerek, kendi teorisindeki dünya pazarý kavramýný yaratýyordu. Bu dünya ekonomisi, dünyanýn her tarafýndaki özel ekonomilerin bir tek bütün olarak iç içe geçtiði ve dünyanýn her tarafýnýn bir tek dünya pazarýnýn parçasý olduðu varsayýmýna dayanýyordu. Bu dünya ekonomisinin ise altýnda genel eþdeðerini bulan bir para sistemine dayandýðýný da biliyoruz (Varsayalým ki, bu dünya ekonomisi “WORLD” adýnda ve dünyanýn her özel toplumunun üzerinde anlaþtýðý bir paraya sahip olsun). Zaten Marx kapitalist toplumu incelerken, onu böyle evrensel bir biçim altýnda tasavvur ettiðini belirtmiþtir: “Bir ulusun, lüks mallarýný, üretim araçlarýna ya da tüketim maddelerine ve bunun tersine aracýlýk eden dýþ ticareti burada hesaba katmýyoruz. Ýnceleme konumuzu, kendi bütünlüðü içerisinde, yani bozucu yan etkilerinden arýnmýþ olarak incelemek için, bütün dünyayý tek bir ulus gibi ele almak ve kapitalist üretimin her yerde yerleþmiþ ve bütün sanayi kollarýna elatmýþ bulunduðunu varsaymak zorundayýz.” (abç) (Kapital, cilt-I, s. 597) Bugün kapitalizm uluslararasý kurumlar (ÝMF, Dünya Bankasý, DTÖ vs.) yaratmasýna karþýn, bu kurumlarýn tamamen ulusal ve bölgesel ekonomilerin fonksiyonlarýný kendisine baðlayarak, bu ekonomilerin içeriðini belirlediðini tam olarak söyleyemeyiz. Bu nispi olarak doðrudur. Bunun nedenini kapitalizmin üretici güçlerinin tarihsel geliþmiþlik düzeyinde aramak gerekir. Bu düzey daha dünya çapýnda merkezi bir ekonomik yapýlanmanýn oluþturulmasýna imkan verecek düzeye gelmemiþtir. Bu tarihsel bir süreçtir ve kapitalizmin tarihsel eðilimi bu yöndedir. Kaldý ki, bölgesel blok ve ekonomiler, ulusal sýnýr ve ekonomileri aþma eðilimi göstermiþlerdir ve bunu da bölgesel ekonomik yapýlanmalarda (AB, NAFTA, APÝB vs.) somutlamýþlardýr. Üretici güçler tarihsel geliþimin belirli bir evresinde, bölgesel yapýlanmalarýn ve iliþkilerin dýþýna taþma eðilimi gösterecektir ve böylece üretici güçlerin tamamen uluslararasý karakteri ile üretim iliþkilerinin bölgesel biçimi arasýndaki çeliþki kaçýnýlmaz bir þekilde baþgösterecek vede sermaye birikimini olumsuz yönde etkileyecektir. Çeliþkinin çözümünü uluslararasý tekelci burjuvazi (ya da proletarya---bir tek tarihsel eðilimin deðiþik biçimler altýnda geliþmesi olasýdýr) ancak ve ancak bölgesel bloklarý tek bir ekonomik organizasyon olarak birleþtirerek gerçekleþtirebilir. Ama bunu mekanik bir biçimde anlamamak gerekir. Yani bütün ulusal ekonomileri tek bir dünya ekonomisinde hemen birleþtirmek olarak anlamamak gerekir. Zaten kapitalizm koþullarýnda bu imkansýzdýr. Bunu þu þekilde anlamak gerekir: Emperyalist ekonominin sürükleyici ve dinamik güçlerini oluþturan ekonomilerin tek bir ekonomik organizasyon olarak kaynaþmasý. Örneðin AB, ABD ve Japonya’nýn nüfuzu altýnda geliþen ekonomilerin ilk önce birleþmesi (ayný zamanda Dolar’ýn Euro’nun ve Yen’in tek bir para sistemi temelinde birleþmesi) ve bu temelde diðer ülkelerin ya da bloklarýn ekonomilerini çeþitli derecelerde kendi yörüngelerine ya da dünya blokuna yavaþ yavaþ çekmesi. Bu olanaklýdýr ve zaten tekelci burjuvazinin ideologlarý bunu bizim marksistlerimizden önce görmüþlerdir: “NATO, atlantik iþbirliðinin tek kurumsal çerçevesi, yakýnda sýnýrlarýna yaklaþacaktýr. O halde, gecikmeden, güvenlik sorunlarýnda durmayan ve bütün Avrupa Birliði üyelerini, NATO üyesi olmayanlarý da kapsayan, Avrupa Birliði’nin çeþitli kurumlarýný ayný þekilde atlantik ittifakýnýn Kuzey Amerikan üyelerini---Birleþik Devletler, Kanada ve daha sonra Meksika--- kucaklayan bir atlantik iþbirliði sistemini hazýrlamak uygundur. Bir Transatlantik Serbest-Deðiþim anlaþmasý (TAFTA, Trans-Atlantic Free Trade Area) böyle bir amaç için hizmet edebilecektir. Konusunu (manüfaktür ürünleri ve hizmetler) tarýma geniþleterek, bu anlaþma Kuzey-Atlantik bölgesinin bütün devletlerinin angaje olduðu haeket, serbest-deðiþim eðilimini daha da cesaretlendirecektir. Ayný zamanda, Kuzey-Atlantik iþbirliðini zayýflatan merkezkaç kuvvetlerini baský altýna alacak ve Kuzey-Atlantik etrafýný çeviren ülkeler arasýnda ortak bir yazgý duygusuna yeni bir hýz verecektir. ” (Henry Kissinger, La Nouvelle Puissance Américaine, s. 86-87, Fayard yayýnlarý) Fazla uzatmadan sonuca gelirsek eðer, sermayenin uluslararasý kurumlarýnýn içeriði tam olarak biçimine uygun tarihsel eðilimler ile doldurulmamýþtýr ve bunun nedeninin de üretici güçlerin tarihsel geliþmiþlik düzeyinden kaynaklandýðýný az yukarýda belirttik. Bundan þu sonuç çýkar: Sosyalizmin maddi güçleri, ancak ve ancak, sermayenin uluslararasý kurumlarýnýn biçimine uygun bir içeriðin ortaya çýkmasý ile yani emperyalist ekonominin gerçek anlamda bir tek dünya sistemi oluþturmasý ile ortaya çýkabilir. Sosyalizm için gerekli olan tarihsel deðer birikim hacmi ancak bu düzeyde elde edilebilir, ki henüz daha tarihsel olarak bu dönemden uzaðýz. Devrimci Bülten Sayý 35, Ocak 2004 (1*) Bu nokta ile ilgili olarak bu broþürün dördüncü bölümündeki “Komünizm ve Emek” bölümüne bakýnýz. (2*) Bakýnýz Kapital cilt-I, I.Bölüm’e.
|
 |
|
|
|