|
KOMÜNÝST HAREKETÝN CANALICI SORUNLARI -1- |
|
|
ÖNSÖZ Bu broþürde yer alan makaleler, Devrimci Bülten’in 27, 28, 33 ve 35. sayýlarýnda yayýnlanmýþ olan makalelerden oluþmaktadýr. Komünist Hareketin Canalýcý Sorunlarý adlý makale uzun olduðu için Devrimci Bülten’in 27. ve 28. sayýlarýnda iki bölüm halinde yayýnlandý. Sovyet Modern Revizyonizminin Toplumsal Ekonomik Temeli Üzerine ve Komünizm ve Tarihsel Kapitalizm adlý makaleleri bu broþüre ek olarak koymamýn nedeni, birinci makalenin proletarya diktatörlüðü bölümündeki fikirleri desteklemek içindir. Bu makalelerden ilki Devrimci Bülten’in 33. sayýsýnda, ikincisi ise Devrimci Bülten’in 35. sayýsýnda yayýnlandý. Bu Önsöz’de bu broþür ile ilgili olarak bir kaç noktaya deðinmenin faydalý olacaðý kanýsýndayým. Komünist Hareketin Canalýcý Sorunlarý adlý makale, Devrimci Parti Güçleri (DPG)’nin ricasý üzerine kaleme alýndý. O zamanlar iki grup arasýnda baþlayan belirli bir yakýnlaþmanýn sonucunda varolan farklýlýklarýn ve aynýlýklarýn açýða çýkartýlmasý amacýyla hazýrlandý. Çünkü bu dönem ayný zamanda Proleter Devrimciler Koordinasyonu (PDK) ve DPG’nin ortaklaþa bir teorik yayýn organý (Enternasyonalist Perspektif) çýkarmak için bir araya geldiði bir dönemdi. Bunun için de komünist hareketin canalýcý sorunlarýna ilkesel yaklaþým da büyük bir önem arz ediyordu. Makale en önemli teorik sorunlarda baþlýca ayrýlýk noktalarýný belirleyerek, o zamanlar (2001’in sonu ve 2002’nin baþý) PDK’nýn, DPG karþýsýnda ilkesel tutumunu ve ayrýlýklarýný da ortaya koymuþ oluyordu. Böylece farklýlýklarýn somut biçimlerini belirleyerek ayný zamanda bir ayýklamada da bulunmuþ oluyordu. Teorideki ilkesel farklýlýklarýn ortaya çýkarýlmasý en azýndan etrafýnda karþýlýklý olarak yoðunlaþýlabilecek bir çalýþma programý için (farklýlýklarýn aþýlmasý açýsýndan) de aslýnda bir ön adým niteliðindeydi. Makalenin sonunda da belirtildiði gibi, ortaya konan görüþlerin bizim açýmýzdan tamamen sonuca baðlanmýþ ve kesin olma durumu sözkonusu deðildir. Amaç bu sorunlarýn tartýþýlarak, komünist hareket açýsýndan doðru ilkesel tutumun bulunup ortaya çýkarýlmasýdýr. Aslýnda bu uzun makaleyi bir broþür halinde, bu makalenin muhataplarýnýn cevabýndan sonra, eðer varsa bazý düzeltmeler yaparak yayýnlamayý planlýyordum. Ancak üç yýla yakýn bir zaman zarfýnda bu yazýya karþý bir cevap yazýlmadý. Ve görünen o ki kýsa bir zamanda da yazýlmayacak. Ben de bu durumda bu makaleyi bir broþür biçiminde yayýnlamayý uygun gördüm. Broþürün içeriði ile de ilgili olarak bir-kaç noktaya deðinmek gerekir. Broþürün Oportünizm ve Partinin Ýnþaasý bölümü, Komünizm ve Parti adlý broþürümde de basýldý. DPG’li arkadaþlar ile yapýlan sözlü tartýþmalarda, bu bölümde yapýlan eleþtirilerin doðru olmadýðý, aslýnda kendilerinin de ayný görüþte olduklarýný belirttiler. Komünizm ve Parti adlý broþürün önsözünde de belirttiðim gibi, bu noktada biz tek yazýlanlara deðil, DPG-MAYA’nýn pratiðini de gözönünde bulundurduk. Bir politik platform deðerlendirilirken tek teorik yapýsýna bakýlmaz (kaldý ki makale bu noktada DPG’nin bir çok teorik zaafýný ve eksikliðini ortaya koymuþtur) ama bunun pratik ile ne kadar uyumlu olduðuna da bakmak gerekir. Çünkü bir örgütün niteliðini o örgütün eyleminin içeriði belirler. Bu noktada DPG eleþtirilen diðer oportünist örgütler ile ayný pratik eðilim üzerinde bulunmaktadýr. Broþürün Alt-Emperyalizm ile ilgili bölümü üzerine de bir-kaç söz söylemek gerekir. Kanýmca Alt-Emperyalizm teorisine karþý Türkiye’de ilk defa bu kadar nitelikli ve ciddi bir eleþtiri yapýlmýþtýr. Bu teori büyük bir darbe yemiþtir ve kendisini de kolay kolay düzeltemeyeceðe benzemektedir. Alt-Emperyalizm ile ilgili olarak bir noktaya deðinmek istiyorum. Eðer emperyalist dünya ekonomisinde, þöyle bir iþbölümü ortaya çýkmýþ olsaydý o zaman bu teorinin savunucularý haklý olurlardý: Kesim-I’in yani üretim araçlarý üretimi büyük emperyalist ülkelerin tekelci burjuvalarýnýn (ABD, Ýngiltere, Japonya, Almanya, Fransa, Ýtalya vs.) ellerinde; ve Kesim-II’nin yani tüketim araçlarý üretiminin de bu birinci emperyalist ülkelerin hemen altýnda bulunan ülkelerin (Türkiye, Brezilya, Arjantin, Ýspanya, G. Kore vs.) tekelci burjuvalarýnýn ellerinde yoðunlaþsaydý, iþte o zaman bu teorinin savunucularý gerçekte haklý olurlardý. Ama iþte tam da olmayan budur. Ýkinci gruptaki yani “Alt-emperyalist” denilen ülkelerdeki tüketim araçlarý üretiminde de giderek (bir tarihsel eðilim olarak) birinci gruptaki ülkelerin büyük tekelci burjuvalarý egemen hale gelmektedir , ki bu durum bu toplumlarýn giderek daha baðýmlý hale gelmesine yani modern sömürgeleþmesine neden olduðu gibi emperyalist paylaþým mücadelesinin de en önemli alanlarýný teþkil etmektedirler. Burada genel olarak sermayenin dünya ölçeðinde yoðunlaþmasý ve merkezileþmesi sözkonusudur. Nasýl sermayenin merkezileþmesinde küçük ya da zayýf kapitalistler büyükler tarafýndan yutulursa, emperyalist dünya siyasetinde de bunun anlamý zayýf devletlerin büyük emperyalist devlet ya da gruplara giderek daha da baðlanmasý ya da boyunduruk altýna alýnmasý demektir. Alt-emperyalist teori ya bu sorunu görmemekte ya da gözardý etmektedir. Broþürün proletarya diktatörlüðü ile ilgili bölümü üzerine de bir-kaç söz söylemek gerekir. Bu bölümde eleþtiri konusu olan noktalar, dünya komünist hareketinin geçmiþinde de tartýþýlmýþtýr. Broþürdeki alýntýlarda da görüleceði gibi Marx, Engels ve Lenin tarafýndan mahkum edilmiþtir. Bu bölümde özellikle vurgulamaya ve altýný çizmeye çalýþtýðým nokta, Marx, Engels ve Lenin’de, proletarya diktatörlüðünün tamamen devlete indirgenmediði, bu yapý içerisinde devlet ve Sovyet (komün) kavramlarýnýn çeliþkili bir biçimde varolduklarý ve de tarihsel koþullarýn geliþmiþlik düzeyine baðlý olarak da her iki kavramýn birbiriyle oranlarýnýn bir deðiþikliðe uðrayarak, birinin diðerine daha baskýn olmasýna neden olduðudur. Proletarya diktatörlüðünün devlet ve sovyet kavramlarýnýn çeliþkili birliðinden oluþmasýnýn asýl nedeni, kapitalizmden komünizme tarihsel geçiþ sürecinde bu her iki toplumun emek biçimlerinin, belirli bir dönem geçici olarak birarada varolmasýndan kaynaklanmaktadýr. Bu nokta özellikle oportünizm ve revizyonizm tarafýndan çarpýtýlmýþ ve proletarya diktatörlüðü teorisinin özü boþaltýlarak, sorunun bu yaný hep karanlýkta býrakýlmýþtýr. Bu noktada da yeni bir þey yapýlmamýþtýr, sadece oportünist ve revizyonistler tarafýndan bozulanýn düzeltilmeye çalýþýlmasý söz konusudur. Broþür ile ilgili olarak bir baþka noktaya daha deðinmek istiyorum. Broþürün dördüncü bölümünde bulunan “7-Proletarya diktatörlüðünün özel biçimler almasý” bölümünde, SSCB ile ilgili bölüm, sonradan farkettim ki bazý yanlýþ anlaþýlmalara da açýktýr. Soruna çok kýsa bir þekilde deðinildiði için (çünkü orada tartýþýlan sorun farklýydý ve konuyu daðýtmamak için de SSCB sorununa derinlemesine girmek istemedim) bu noktanýn yanlýþ anlaþýlma yani SSCB’deki uygulamalarýn yerindeymiþ gibi algýlanmasý söz konusudur. Bu yanlýþ anlaþýlmayý önlemek için bu broþüre Sovyet Modern Revizyonizminin Toplumsal Ekonomik Temeli Üzerine adlý makaleyi ek olarak koydum. Broþürde ele alýnan ve eleþtiri konusu olan noktalar güncelliðini korumaktadýr. Bunun nedeni bu sorunlarýn komünizmin genel sorunlarýný oluþturmasýdýr. Umarým komünist hareketin doðru bir ideolojik temele oturmasý için verilen genel ideolojik mücadelede, bu broþür okyanusta bir damla su olmayý baþarýr. K. ERDEM 13 Kasým 2004
KOMÜNÝST HAREKETÝN CANALICI SORUNLARI I-Giriþ Bu makale, Devrimci Parti Güçleri’(DPG) nin, ideolojik-siyasal ve örgütsel platformuna, Proleter Devrimciler Koordinasyonu(PDK)’nun nasýl yaklaþtýðýný ve deðerlendirdiðini belirtmek için kaleme alýnmýþtýr. Elbette ki bu deðerlendirme de ancak komünist hareketin canalýcý sorunlarý üzerinde olabilir. Ancak burada, bütün ayrýntýlarýna inerek ve sistematik bir þekilde bu platformu ele alma imkanýmýz þimdi-lik yoktur. Yalnýz genel bir çerçevede, bazý önemli sorunlara deðinmekle yetineceðiz. Üzerinde hem fikir olduðumuz ve doðruluðunu paylaþtýðýmýz ilkeleri ve sorunlarý bir yana býrakýyoruz. Burada sadece DPG ile PDK arasýnda, komünizmin bazý en önemli sorunlarýnda baþ gösteren ve ilkesel farklýlýklar sunan yaklaþýmlarý ele alacaðýz. DPG, hiç kuþkusuz, genel olarak Türkiye Devrimci Hareketi (TDH) içerisinde, özel olarak da Türkiye Komünist Hareketi içerisinde, kendisini iþçi sýnýfý hareketi içerisindeki oportünizmden ayýrmak için en çok çaba sarf eden grup ya da örgütlerden birisidir. Oportünizme karþý mücadelenin önemini kavramýþ ve bu yönde belirli bir mücadeleye girmiþ olmasý, gerçekten bizim açýmýzdan olumlu bir durum olarak algýlanmakta ve deðerlendirilmektedir. Ancak DPG, her ne kadar oportünizme karþý saðlam bir duruþ sergilemeye çalýþsa da oportünizmin genel eðilimleri içerisinde kaldýðýný ve bazý çok önemli sorunlarda oportünizmin genel eðilimlerini aþamadýðýný aþaðýda bir dizi sorunda göstermeye çalýþacaðýz. Devamý
|
|
|
|
|