[ Kurd   English   Francais                                 PROLETER DEVRMCLER KOORDNASYONU (PDK)  09-10-2024 ]
{ komunistdunya.org }
   Açýlýþ_sayfanýz_yapýn  Sýk_Kýllanýlanlara_Ekle

 Site Menü
   Ana Sayfa
   Devrimci Bülten
   Yazýlar / Broþürler
   Açýklamalar
   Komünist Hareketten
   Ýlerici / Devrimci       Basýndan
   Kitap - Broþür PDF
   Sanat
   Görüþler

 Arþiv - Ara
   Arþiv
   Sitede Ara

 Ýletiþim
   Baðlantýlar
   Önerileriniz

_ _
{ }


_ _
{ Son Yazlar }
Devrimci ve Demokrat...
Devrimci Bülten Say...
Devrimci Bülten Sa...
Devrimci Bülten Say...
Devrimci Bülten Say...
Devrimci Bülten Say...
Devrimci Bülten Say...
Devrimci Bülten Say...
Devrimci Bülten Say...
Devrimci Bülten Say...
Devrimci Bülten Say...
Devrimci Bülten Say...
Devrimci Bülten Say...
Devrimci Bülten Say...
Devrimci Bülten Say...
Devrimci Bülten Say...
Devrimci Bülten Say...
Devrimci Bülten Say...
EMPERYALÝZM VE TÜR...
Devrimci Bülten Say...
Devrimci Bülten Say...
Devrimci Bülten Say...
Devrimci Bülten Say...
Devrýmcý Bülten S...
Devrýmcý Bülten S...
Devrýmcý Bülten S...
Devrýmcý Bülten S...
Devrýmcý Bülten S...
Devrimci Bülten Say...
Devrimci Bülten Say...
_ _
{  Devrimci Bülten Sayý 73 (4) }
| Devrimci BültenKÜRESELLEÞME VE ULUSLARARASI SÝSTEMÝN DÖNÜÞÜMÜ

K.Erdem

Küreselleþme yani sermayenin uluslararasýlaþmasý, uluslararasý sistemin dönüþümünün temel dinamiðini oluþturur.Onun temel çizgileri anlaþýlmadan, herhangi bir ülkedeki fenomenlerin özünü anlamak mümkün görünmemektedir. Küreselleþmenin en önemli sonuçlarýndan bir tanesi, Sovyetler Birliði'nin çözülüþü ve bu çözülüþün býrakmýþ olduðu ekonomik ve siyasal  boþluk ve de  bu boþluðun doldurulmasý için kýyasýya yaþanan  emperyalist mücadeledir.

Küreselleþme kapitalizmin temel çizgilerinin kendisini uluslararasý alanda hem derinlemesine hem de geniþlemesine üretmesidir.Bütün mesele bu uluslararasý kendini üretmenin hangi biçim ve özellikler içerisinde gerçekleþtiði ve bütünün parçalarýnýn  birbirlerine nasýl baðlandýðýdýr.

Kapitalizmin temel tarihsel eðilimi bellidir: Birleþik ya da yekpare bir dünya pazarý yaratmaktýr.Kapitalizm ortaya çýktýðý tarihsel andan itibaren, sanki kodlanmýþ gibi bu tarihsel hedefine doðru yolalmaktadýr.Onu bu yoldan caydýracak hiçbir güç yoktur.O sert ve acýmasýz bir þekilde, ayný zamanda kendisini de yokedecek olan bu birleþik dünya pazarý aþamasýna doðru yolalmaktadýr ve bu yolda gerekli olan tarihsel örgütlülüðü oluþturmaktadýr.

Kapitalizm tarihsel geliþimi içerisinde, sürekli olarak sermayenin alt biçimlerinden, üst biçimlerine doðru ilerleyen bir yapý oluþturmaktadýr.Biçim farklýlýðýnýn temel nedeni,sermaye birikiminin boyutlarýndaki farklýlýktýr. Sermaye birikiminin boyutlarýndaki farklýlýk ise üretkenlik farklarýnýn sonucunda oluþur.Sermayenin farklý üretkenlik yapýlarý ise kapitalist üretimin anarþik yapýsýndan kaynaklanýr.Zaten meta üretimine neden olan durum da, bu farklý üretkenlik düzeyleridir.

Kapitalizme iki farklý bakýþ açýsýndan yaklaþmak ve bunlarý birbirleriyle doðru bir þekilde iliþkilendirmek doðru bir yöntem gibi gözükmektedir.Kapitalizme bir tarihsel ve bir de mantýksal açýdan yaklaþmak ve de bu iki yaný tarihin belirli bir anýnda doðru bir þekilde birbirlerine baðlamak, belki de bir çok sorunu doðru anlamamýza yardým edecektir.

Bütün organizmalar gibi kapitalizm de doðar,geliþir ve ölür. Hareketin  "var olan herþey yokolmayý hakeder" temel postülatý onun için de geçerlidir. Onu evrensel hareketin geçici ve ara bir halkasý olarak ele aldýðýmýz zaman, onun tarihselliðine de doðru bir þekilde yaklaþma olanaðý elde etmiþ oluruz. Ona ebedi bir varlýk olarak yaklaþtýðýmýz zaman ise,onun tarihselliðine doðru bir þekilde yaklaþma imkanýmýz yoktur.Çünkü ebedi bir varlýðýn sýnýrý da yoktur.Halbu ki evrende herþeyin bir sýnýrý vardýr ve belirli bir ölçü ile sýnýrlandýrýlmýþtýr.

Eðer kapitalizmi belirli bir tarihsel zaman ve mekan içerisine yerleþtirirsek ve bu temelde onun geliþim biçimlerini belirtirsek,bu biçimleri genel olarak ulusal pazar,bölgesel pazar ve birleþik dünya pazarý biçimleri olarak belirtebiliriz.

Kapitalizmin ilk tarih sahnesine çýkýþý, manüfaktür biçiminde oldu. Farklý mesleklerin bir atölyede basit iþbirliði temelinde biraraya getirilmesiyle ortaya çýkan manüfaktür üretimi, feodal örtü altýnda aslýnda uluslaþmanýn döl yataðý olmuþtur.Gelecekte ulusu oluþturacak olan toplumsal sýnýflar,ilk onun aracýlýðýyla giderek birbirlerine yakýnlaþmýþ ve ortak bir kader duygusu etrafýnda bir araya gelmeye baþlamýþlardýr.

Manifaktür üretiminin ortaya çýkmasý bir tarihsel zorunluluðun sonucudur.Bu zorunluluk olmadan, lonca sisteminin parçalanmasý mümkün deðildi. Manüfaktür üretiminin geliþmesiyle feodal sistemin tarihsel evrimi arasýnda bir iliþki söz konusudur.Feodalizmin derebeylik biçiminin yerini, askeri-bürokratik (Marx'ýn Asya Tipi Üretim Tarzý dediði) biçimin almasýyla birlikte, manifaktür üretimi için giderek tarihsel koþullar da oluþmaya baþladý. Feodal ordularýn büyümesi ve teknik temelinin giderek modern bir temele oturmaya baþlamasýyla , lonca sistemi ordularýn artan bu ihtiyaçlarýný karþýlamada yetersiz kalmaya baþladý.

Askeri-bürokratik feodal devletlerin zenginliklerinin kaynaðý savaþlardý.Hem bir bölgedeki zenginliði ele geçirmenin hem de korumanýn yolu savaþlardan geçtiði için, güçlü ordularýn oluþturulmasý ve sürekliliðinin saðlanmasý zorunluydu.Lonca üreticileri ordularýn artan talebini karþýlamada yetersiz kaldýklarý için ve bu talep baskýsý da devletten geldiði için,giderek devlet korumasýnda da  mahrum kalmaya baþladýlar ve de lonca sisteminin ayakta tutulmasýnýn en önemli temeli olan devlet zýrhý delindi.

Bir kere sistem bu yöne evrildikten sonra onu durduracak kimse yoktur.Tam tersine o bütün ekonomiyi kendi doðasýna uygun olarak deðiþime tabi tutarak, devletin dýþýndaki alanlara da el atarak kendi toplumsal alanýný giderek geniþletir. Bu durum tek bir toplumun kendi içerisinde deðiþimlere neden olmaz,baþka toplumlarý da rekabet temelinde etkileyerek ayný üretim ve deðiþim biçimlerine mecbur býrakýr.

Çünkü yeni üretim tarzýnýn avantajlarý, siyasi ve askeri alanda avantajlý bir durum yarattýðý için baþka devletler de kendi toplumlarýný ayný tarihsel yöne sokmaya baþlarlar ve bunun için gerekli ekonomik ve politik düzenlemelere giderler.Rekabet belirli bir süre sonra tarihsel koþullarýn eþitlenmesiyle sonuçlanarak rekabeti daha da þiddetlendirir.

Kapitalizmin ilk küreselleþme eðilimi, manüfaktür üretimi ile birlikte 15.yüzyýlýn ikinci yarýsýndan itibaren ortaya çýkmaya baþlamýþtýr.Ýlk küreselleþme manüfaktür üretimi temelinde olmuþtur.Manüfaktür üretimi giderek ekonominin ve zenginliðin temeli olmaya baþlayýnca, yeni yeni ortaya çýkmaya baþlayan kapitalist ulus ve devletler ve de onlarla rekabet halinde olan bazý feodal devletler (Çarlýk Rusyasý ve Osmanlý Ýmparatorluðu gibi) sömürgecilik politikalarýna hýz vermiþlerdir.

Manüfaktür üretimi artan mal arzýndan dolayý yeni pazarlar ve hammade ihtiyacý doðurduðu için, sömürgecilik siyasetini de kýzýþtýrmýþtýr.15.yüzyýlýn ikinci yarýsýndan itibaren Ýspanyol, Portekiz, Venedik, Floransalý, Fransýz, Hollandalý ve Ýngiliz tüccarlar yoðun bir þekilde deniz filolarý kurarak ve devlet desteði ile Amerika kýtasýna ve Uzakdoðu'ya doðru açýlmaya baþlamýþlardýr. Ayný dönemlerde de Çarlýk Rusyasý Sibirya'nýn içlerine ve Doðu Asya'ya doðru ilerlemeye baþlamýþtýr.

Dünya ticaretinin geliþmesiyle birlikte geliþen bu sömürgecilik atýlýmýnýn sonucunda, ülkelerin birbirleriyle deðiþtiði metalarýn miktarý artmaya baþladý. Bu sömürgecilik siyasetiyle birlikte yeni ürünler dünya pazarlarýna girmeye ve yeni zenginliklerin temeli olmaya baþladý: Kürk, kahve, çay, ipek, kumaþ vs. ama bir meta vardý ki bir çok soykýrýmýn temelini oluþturdu:Altýn.

Latin Amerika'daki bir çok yerli halk, deðiþim için deðil ama süs ve taký olarak altýný kullanmýþlardý.Buraya ayak basan Avrupalýlar yerli halklarýn ellerindeki bu altýnlarý ele geçirmek için onlarý soykýrýmdan geçirdiler.Ýdeolojik ve askeri üstünlükleri sayesinde yerlileri kendilerine baðlayan Avrupalýlar,belki de dünyanýn gidiþatýný deðiþtirecek olan bir olaya imza attýlar.Yüz yýlda tam 45 bin ton altýný yani bugünkü deðeriyle yaklaþýk 100 milyar Euro tutarýndaki altýný Avrupa'ya taþýdýlar.Bu yüzyýllardan beri Amerika'daki yerli halklarýn içerisinde donmuþ olan emek-zamanýydý.Emek altýn içerisinde yokedilemez bir niteliðe sahip olduðu için,altýn ve sermaye  biçiminde Avrupa'ya taþýnan bu servet , Avrupa'nýn toplumsal ekonomik ve siyasi yapýsýný tamamen deðiþtirerek, onu din ya da mezhep savaþlarý biçiminde kendisini gösteren burjuvazinin ilk dünya savaþýna sürükledi: Katoliklik-Protestan savaþý.

Manüfaktür üretiminin ortaya çýkmasýndan aþaðý-yukarý yüzyýl sonra Avrupa'da genel kar oranlarý eþitlenme eðilimine girdi ve bu eþitlenme Avrupa'nýn genç  burjuvazisini iki düþman kamp olarak böldü.Bir de bunlarýn arasýnda çýkarlarýný her iki kampta görmeyen üçüncü kampta olanlar vardý.

Bugünkü dünya kapitalizminin þekilleniþinin temelinde, kapitalizmin manüfaktür dönemindeki dinamikler ve ülkelerin bu dinamiklerle olan iliþkileri yatmaktadýr.Toplumsal zenginliðin temeli manüfaktür üretimine kaydýðý halde, Osmanlý Ýmparatorluðu gibi feodal devletler kendi toplumsal sistemlerini Týmar Düzeni ve bu temelde gerçekleþtirdikleri fetih savaþlarýna dayandýrmaya devam ettiler.

Manüfaktür üretimi küçük üreticilerin yýkýmý üzerinde yükseldiði ve giderek büyük ölçekli üretimin temelini attýðý için, yeni bir ekonomik fenomenin oluþumunu da beraberinde getirdi: Deðerlerin üretim-fiyatlarýna dönüþümü.

"Gerek ticari kapitalizm döneminde gerekse de sanayi kapitalizmi döneminde olsun, kapitalist üretim tarzý ortaya çýktýðý tarihsel andan itibaren hep bütünlüklü bir yapýya sahip olmuþtur. Baþka bir þekilde belirtirsek eðer, kapitalist üretim iliþkilerinin tarihsel yörüngesine giren bir toplum (ister tek ticaret aracýlýðýyla olsun isterse de hem ticaret hem de sanayi aracýlýðýyla olsun) hiçbir zaman artýk bu yörüngenin dýþýna bir daha da çýkamaz. Böylece uluslararasý ticaret ve sermaye ihraçlarý yoluyla evrensel kapitalist sistemin bir parçasý olur. Kapitalist bütün ile ilk temasýný gerçekleþtiren bir toplum, yani onun bir parçasý haline gelen bir toplum, bütünün genel çemberi içerisine hapsolurken, ayný zamanda eþit genel kar oranýnýn oluþumu sürecine de dahil olur. Böylece uluslararasý ticaret aracýlýðýyla dünya ekonomisi zemini üzerinde, evrensel sistemin bütün halkalarý ile iç içe geçerek deðer yasasýnýn evrensel egemenliði altýna girer. Bunun en önemli sonucu, birbirinden tecrit edilmiþ bir þekilde üretilmiþ sanýlan ve çeþitli iç pazarlarda üretilen artý-deðerlerin, uluslararasý ticaret aracýlýðýyla, bir bütünün parçalarý olarak bir araya getirilmesi ve iliþkiye sokulmasýdýr. Uluslararasý ticaret aracýlýðýyla iliþki içerisine sokulan bütün dünya toplumsal artý-deðerinin herbiri, rekabet aracýlýðýyla gerçek ya da göreli deðerlerine kavuþurlar. Peki bu ne anlama gelir? Bu þu anlama gelir: herhangi bir iþkolunda artý-deðerin üretimi ile onun pazarda realize edilmesi, deðer olarak birbirine tekabül etmeyebilir. Zaten farklý üretim ölçeklerinin eþitsiz bir þekilde varolduðu kapitalist toplumda, üretim fiyatlarý deðerlerinden sapma gösterirler. Bu durum, zaten deðerlerin üretim fiyatlarýna dönüþmesi denen þeydir. Üretilen ama gerçekleþtirilemeyen artý-deðerler de ortadan kaybolmazlar, sadece baþka kapitalistlerin ceplerine akar. Çünkü dünya çapýndaki toplam artý-deðer toplam kara eþittir. Yine ayný þekilde bütün üretim alanlarýnda üretilen deðerler de (maliyet artý artý-deðer), üretim fiyatlarý (maliyet artý ortalama kar) toplamýna eþittir. Kýsacasý genel kar oraný eþitlenirken eþit nicelikteki sermayeler, farklý sermaye bileþenlerinden dolayý farklý üretim fiyatlarý arcýlýðýyla ayný kar oranýný elde ederlerken, ortalama sermaye bileþeninin altýnda üretim yapan kapitalistler ürettikleri artý-deðerin bir kýsmýný uluslararasý ticaret aracýlýðýyla, ortalamanýn üzerinde üretimde bulunan kapitalistlere býrakmak zorunda kalýrlar. Bu sonuncular üretmedikleri artý-deðerlere, meta fiyatlarý aþaðýya doðru hareket ettiði zaman ve ortalamanýn altýnda kalan ve kötü durumda üretim yapan kapitalistlerinin metalarýnýn deðerleri ile maliyet fiyatlarý arasýnda hareket ettiði zaman elde ederler. Ýþte genel kar oranýnýn eþitlenmesi, Engels’in de belirttiði gibi uluslararasý artý-deðerler toplamý üzerinden hesap edilmelidir çünkü dünya çapýndaki bu toplam artý-deðerler üzerinden ortaya çýkar. Bu ekonomi politiðe Marx’ýn çok önemli bir katkýsýdýr ve onun teorisinin doruðudur ama ayný þekilde onun bütün sermaye teorisinin sonuçlarýnýn gelip toplandýðý en üst mantýksal ve tarihsel noktadýr. " (Kemal Erdem, Enternasyonalizmin Bazý Teorik Sorunlarý Üzerine-III, Devrimci Bülten Sayý 42)

Kapitalizmin gerçek anlamda geliþmesi, kapitalist üretim çemberinin geniþlemesi ve bu temelde derinliðinin yani niteliðinin geliþmesiyle elele gider. Kapitalist-iþçi iliþkisinin giderek geliþtiði bir toplumda, buna baðlý olan diðer kategoriler de (piyasa,rekabet,artý-deðer,kar,kredi, kar oranlarýnýn eþitlenmesi vs.) ortaya çýkar ve içerisinden çýktýðý toplumun özelliklerinin önce içeriðini boþaltýr ve daha sonra da buna uygun sosyal biçimleri geçirmeye çalýþýr.

Deðerlerin üretim-fiyatlarýna dönüþmesiyle birlikte,kapitalist üreticilerin piyasa ile iliþkileri de deðiþmeye baþladý.Bu deðiþim iki yönlüydü:1-) Ortaya çýkan üretim fazlasý için sürekli yeni piyasalarýn elde edilmesi ve ; 2-) üretim için gerekli ve ucuz hammadelerin sürekli tedarik edilmesi.Bu durum yeni ortaya çýkan kapitalist devlet ve uluslarý, feodal ülke ve devletlerle yakýnlaþtýrýyor ve de iliþkiye  sokuyordu.Rekabet bu yakýnlaþma sürecini tek hýzlandýrmýyordu  ama yeni ittifak oluþum ve biçimlerini de beraberinde getiriyordu.

Bu süreç büyük tarihsel çalkantýlar ve altüst oluþlarla birarada geliþir.Rekabet kar oranlarýnýn eþitlenmesine neden olurken, bu eþitlenmeye uygun olarak güç iliþkilerinin yeniden daðýlýmý oluþur.Kar oranlarýnýn eþitlenmesi, devletleri düþman kamplara böldüðü için, bazý devletlere ve siyasi hareketlere de yeni manevra alanlarý açarak yeni siyasi fýrsatlar sunar ve hatta tarihsel çözülmeleri baþlayan devletler ve toplumsal yapýlar dahi,bu yeni süreçten dolayý tarihsel ömürlerini dahi uzatabilirler.Bu sonuncusuna Osmanlý Ýmparatorluðu örnek verilebilir.

Kapitalizmin dinamik merkezinde kar oranlarýnýn eþitlendiði ve düþman kamplarýn oluþtuðu durumlarda,bu merkezdeki güçler sistemin çevresinde yeni müttefikler aramaya baþlarlar ve onlarla zaman zaman ekonomik,politik,askeri ve diplomatik iliþkiler geliþtirerek, stratejik  konumlarýný güçlendirmeye çalýþýrlar. Bütün  kamplarýn ayný eðilime sürüklenmesi, giderek aþýlmakta olan toplumlarýn çözülmelerini durdurucu ya da yavaþlatýcý bir etkiye de neden olur.Bu durum Osmanlý Ýmparatorluðu gibi feodal devletlerin nasýl uzun süre dayanabildiðini de açýklamaktadýr. Ama bu durum ayný zamanda, çeþitli sermaye gruplarý (Yeþil Sermaye gibi) için zamanla nasýl uygun tarihsel koþullarýn oluþabileceðini de açýklamaktadýr.Kar oranlarý eþitlenirken, öyle tarihsel koþullar ortaya çýkmaktadýr ki, eski ve güçlü olan kapitalist gruplar geri plana itilebilmekte, bazý yeni ve küçük sermaye gruplarý ileri çýkabilmektedir. Kýsacasý kar oranlarýnýn eþitlenmesi, rekabeti daha da þiddetlendirdiði için, küçük kapitalist gruplara manevra alaný açarak,sermaye birikimi için yeni olanak ve fýrsatlar da sunmaktadýr.

Manüfaktür üretimi her ne kadar yeni bir çaðýn kapýsýný araladýysa da, geliþmiþ  bir içpazarýn oluþuturulmasý noktasýnda yetersiz kaldý.Geliþmiþ bir içpazarýn oluþabilmesi için, üretici güçlerde yeni bir atýlýmýn ortaya çýkmasý zorunluydu. Bu atýlýmý buharlý makinanýn bulunmasý saðladý.Buharlý makinanýn üretim süreci içerisine girmesi ve üretici güçlerde yeni bir atýlýmý saðlamasýyla,bir ülke de giderek kapitalizmin liderliðini ele geçirmeye baþladý: Büyük Britanya.

Buharlý makina büyük ölçekli üretimi geliþtirerek, içpazarýn parçalý ve daðýnýk yapýsýna son vererek,onu  yekpare halinde birleþtirdi. Kapitalizmin uluslararasý alanda geliþmesine benzer bir þekilde, bir ülkenin içerisinde de geliþmesi ayný olmuþtur.Ýçpazarýn oluþumu eþitsiz ve sýçramalý geliþmiþ ve bu temelde sermaye içpazarýn geliþmiþ yerlerinden geliþmemiþ yerlerine doðru sürekli akarak, zaman içerisinde bütün içpazarýn daðýnýk ve parçalý yapýsýna son vererek tek bir pazar olarak birleþtirmiþtir.

Bugün nasýl uluslararasý sermaye, ucuz iþgücü ve hammadde kaynaklarýna yakýn olmak için sanayi üretimini dünyanýn geri bölgelerine kaydýrarak, buralarda kapitalizmin geliþmesine neden oluyorsa ve giderek bu ülkelerin içpazarlarýný dünya pazarlarýna entegre ediyorsa, ayný þekilde, içpazarýn oluþum sürecinde de bir ülkenin içerisinde de ayný oldu.Rekabet kapitalistleri sürekli geri kalmýþ bölgelere iterek, bu bölgelerdeki ucuz iþgücünü kullanarak kar oranlarýný yükseltici yönde hareket ettiriyordu.Böylece belli bir zaman sonra bütün iç piyasa tek bir piyasa olarak birleþti ama bu durum sermayeyi de krize sokmaya baþladý.Çünkü kar oranlarý düþerken onu yükseltecek unsurlar içpiyasada artýk tükenmiþti.Kar oranlarýný yükseltici unsurlar artýk ülke dýþýnda bulunuyordu ve bu sömürgeciliðin hýzlandýrýlmasý ya da geliþtirilmesiyle eþanlamlýydý.

Ýngiliz kapitalizmi buharlý makinayý üretim sürecine sokarak büyük bir ekonomik atýlým gerçekleþtirdi.1860'lý yýllarda baþlayan bu süreç, çok kýsa bir zaman sonra Fransa'yý da harekete geçirdi ve aþaðý-yukarý on yýllýk bir gecikmeyle Fransa da buharlý makinayý kendi ekonomisine soktu.Ýngiltere içpazarýnda eþitlenme eðilimi ortaya çýkýp ve belirli bir durgunluk ortaya çýktýðý zaman,Fransa arkadan geldiði ve içpazarýn birliðini daha tam tamamlamadýðý için daha hýzlý büyüyordu.Bu fenomen bugünkü Batý emperyalistleriyle,Doðu emperyalistleri arasýndaki iliþkiye benziyordu.Fransa yüksek büyüme oranlarýyla giderek Ýngiltere'nin düzeyine yaklaþýyordu yani kar oranlarý eþitlenmeye baþlýyordu ve bunun büyük bir savaþa neden olacaðý belliydi.

Fernand Braudel bu fenomeni çalýþmalarýnda belirtmiþtir:
“1715-1810 arasý, Fransýz ve Ýngiliz büyümesinin (ayný þekilde toplam fiziksel üretim sayýsý ile sýnýrlanmýþtýr) bize sunulan eðrileri, XVIII. yüzyýlda Fransýz ekonomisinin Ýngiliz ekonomisinden daha hýzlý büyüdüðünü ve deðer (üretimi-K.E) olarak da ona üstün geldiðini ispat etmektedir(...). Fransýz üretim hacmi, gerçekten, 1715’te 100’den, 1790-1791’de 240 ; 1803-1804’te 247’ye; 1810’da 260’a yükselmektedir. Bu dönemdeki Ýngiliz üretimi ise 1715’te 100’den, 1800’de 182’ye yükselmektedir.

Her ne kadar bu muhasebede, iki nokta gözardý edilse de fark olaðanüstü büyüktür:1-Fiziksel üretim muhasebesi üzerinde durarak, hizmetleri bir kenara býrakýyoruz; ama bu sektörde Ýngiltere kesin olarak Fransa’ya üstün gelmektedir. 2-Olasýdýr ki Fransa (sanayi üretimine-K.E) daha geç baþladý, geliþmesi daha hýzlý ve o halde diðer yarýþçýya (Ýngiltere-K.E) göre daha avantajlý oldu. ” (Fernand Braudel, Civilisation materielle, economie et capitalisme, XVe-XVIIIe siecle,cilt-III,s. 474,Livres Poches)

Fransýz kapitalizmi geliþirken herhangi bir þekilde deðil,Ýngiliz kapitalizmiyle rekabet halinde geliþiyordu ve bütün göstergeleri onunla rekabet halinde þekilleniyordu.Ýngiltere ile rekabet Fransa'ya yeni politik düzenlemeler dayatýyordu ama Monarþi bu  düzenlemelere karþýydý ve giderek rekabetin önündeki engellerden birisi haline geldi.Fransa'nýn üretici güçleri bu duruma þiddetli tepki verdi ve bu tepki Büyük Fransýz Devrimi'ne götürdü.

Her ne kadar Fransa buharlý makinayý kendi kapitalist üretimine Ýngiltere'den biraz daha geç koyup ve yüksek büyüme oranlarý elde ettiyse , bu Ýngiltere'den ileri olduðu anlamýna gelmiyordu.Fransa geriden gelerek Ýngiltere ile arasýndaki geliþmiþlik farkýný kapatýyordu ve bu temelde kar oranlarý eþitlenme eðilimine girmiþti.

Ýngiltere uzun zamandan beri monarþi-parlamenter bir sisteme sahipti ve monarþinin az çok parlamento temelinde denetlenmesi ve de dengeli bir bütçenin oluþmasý,israfý önlediði gibi Ýngiliz kapitalistlerini daha rekabetçi yapýyordu.Ayný durum Fransa'da yoktu.Monarþinin keyfi yönetimi ve yanlýþ politikalar,halk ve kapitalistler üzerinde aðýr bir durum oluþturuyordu ve Fransa'nýn Ýngiltere ile rekabetini sekteye uðratýyordu.Krizler biçiminde kendisini dýþa vuran bu duruma karþý halkýn ve ulusun öfkesi büyüyerek devrime götürdü.Devrim çok kýsa bir zaman sonra,Ýngiltere ve Fransa'nýn baþýný çektiði iki kampýn oluþumuna ve bir tür dünya savaþýna neden oldu.

I.Napolyon Waterloo'da 1815'te yenildikten ve Fransa koalisyon güçleri tarafýndan bastýrýldýktan sonra,uzun bir "barýþçýl" dönem oluþtu.1850'lere kadar süren bu durum, Avrupa'daki devrimler ile tekrar bozuldu ve 1870'lere kadar süren bir savaþlar dönemine neden olarak,Almanya ve Ýtalya'nýn birliðiyle sonuçlandý.Bu ülkeler politik birliklerini tamamladýktan sonra hýzlý bir kapitalist büyüme sürecine girdiler.

1870'li yýllarda elektriðin bulunmasý ve üretim sürecine girmesiyle üretici güçlerde büyük bir atýlým gerçekleþti. Bu yýllardan sonra bir baþka ülke hýzlý bir þekilde geliþmeye ve diðer kapitalist ülkelerle arasýndaki farký kapatmaya baþladý.Bu ülke ABD'ydi.19.yüzyýlýn ikinci yarýsýnda politik birliðini tamamlayan ABD,büyük bir içpiyasaya sahip olduðu için en hýzlý geliþen ülkelerden birisiydi.Yine ayný yüzyýlýn ikinci yarýsýnda Çarlýk Rusyasý da serfliði kaldýrarak devlet önderliðinde bir kapitalist geliþmenin önünü açtý.

Elektriðe dayalý yeni üretim süreci (elektro-mekanik), çok daha fazla hammadde iþleme ve piyasaya ürün sürme kapasitesi ortaya çýkardýðý için, giderek hammadde ve pazar kavgasýný körükledi ve bir çok kapitalist devleti kýsa bir süre sonra savaþ aracýlýðýyla karþý karþýya getirdi:Birinci Dünya Savaþý (1914-18). Bu savaþtan sonra aslýnda bu savaþýn devamý olan Ýkinci Dünya Savaþý yeni bir uluslararasý dengeye götürdü.

Aslýnda manüfaktür üretiminden Ýkinci Dünya Savaþý'na kadar olan dönem, dünyanýn geliþmiþ bölgelerinde þu ya da bu þekilde içpazarlarýn oluþtuðu ve eþitsiz bir þekilde geliþtiði bir dönemdi.Ýkinci Dünya Savaþý'ndan sonra giderek bölgesel pazarlarýn oluþtuðu bir döneme girildi.



|
_ _