"ÝMRALI NOTLARI" VE BARIÞ SÜRECÝ-IV (III) K.Erdem
XIV- Apoculuðun Tarihsel Yeri ve Önemi Üzerine
Abdullah Öcalan'ýn birbirlerini tamamlayan Demokratik Konfederalizm (biçim) ve Demokratik Modernite (içerik) teorilerinin en büyük eksikliði, Karl Marx'ýn ekonomi teorisi ile iliþkisinin zayýflýðýdýr. Apoculuðun evrensel bir ideolojik akým olarak biçimlenebilmesi için, doðru bir þekilde Marx'ýn ekonomi teorisiyle ya da baþka bir deyiþle "Kapital" ile buluþmasý gerekmektedir.
Sayýn Baþkan'ýn Demokratik Konfederalizm ve Demokratik Modernite teorileri, devrimci hareketin stratejik ve taktik yapýsýnýn doðru ve isabetli oluþturulmasýnda önemli bir yere sahiptir. Özellikle emperyalist kamplarýn arasýna stratejik denge konumu temelinde konumlanmasý ve bu konumu "Pasif Devrim" çerçevesine baðlayarak, esnek bir hareket tarzý elde etmesi, devrimci mücadelede yeni bir tarihsel ve teorik aþamayý oluþturur.
Baþkan'ýn teorisindeki farklý emperyalist kamplar arasýna konumlanma ve bu temelde devrimin kazanýmlarýný geliþtirme anlayýþý, Marx'ýn "Genel Kar Oranlarýnýn Eþitlenmesi" teorisiyle uyumludur. Kar oranlarýnýn eþitlenmesi, rekabeti þiddetlendirir ve bu rekabet farklý emperyalist kamplarýn oluþumunu beraberinde getirerek, emperyalist savaþlara neden olur. Uzlaþmaz çýkarlara sahip olan ve ölüm-kalým mücadelesi veren bu kamplar arasýna akýllaca stratejik bir biçimde konumlanma, kapitalizmin temel hareket mekanizmalarýyla da uyumludur. Bundan dolayý stratejik denge konunlanmasýný, Marx'ýn bu teorisi ile birbirine baðlamak ve böylece bu politikayý saðlam bir teorik zemine oturtmak Apoculuðun geleceði açýsýndan önemlidir.
Baþkan'ýn teorisindeki bir diðer zayýf nokta ise, "kapitalizmin tarihselliði"ne yaklaþýmla ilgilidir. Baþkan bu noktada Lenin ve Bolþevikler ile ayný noktada bulunmaktadýr.Baþkan bugünkü kapitalizmin yeterince olgun hale geldiðini ve devrimden sonra komünist bir ekonomi örgütlenebileceði anlayýþýna sahiptir. Kapitalizmin tarihsel geliþmiþlik düzeyini hesaba katmayan bu yaklaþým, özellikle iktidardan sonra uygulanýlacak ekonomi politikalarýnda büyük sosyal yýkýmlara neden olarak, devrimin tarihsel temelinin daralmasýna yolaçabilecek bir yapýya sahiptir.Ayný sorunu Bolþevikler Rusya'da yaþadýlar ve iktidarýn örgütlenmesinde büyük hatalar yaptýlar.
Özellikle Kürdistan'ýn geri toplumsal yapýsý gözönüne alýndýðýnda, Kürt toplumuna bir "sosyalist ekonomi" dogmasýnýn dayatýlmasýnýn tarihsel ve sosyal sonuçlarý felaket olacaktýr.Kürdistan uzun yýllar, PKK de iktidar olsa, burjuva tarihsel çerçeveye hapsolmuþ bir toplum olarak kalacak ve ekonomiye müdahale ise bu burjuva tarihsel çerçeve ile az çok uyumlu olmak zorundadýr.
Devrimci bir iktidar önderliðinde bir devlet kapitalizmi, kooperatifleþtirme þeklinde bir "kollektif kapitalizm" ve yine bunlara eklemlenmiþ olan bir özel kapitalizmin "karma" birlikteliðinden oluþan bir ekonomik model daha gerçekçi ve akla uygundur.
Sayýn Baþkan'ýn teorisinin "kapitalizmin tarihselliði" noktasýndaki zayýflýðý, özellikle Kürdistan'daki bazý burjuva sýnýflara ve onlarýn siyasal temsilcilerine (KDP ve YNK gibi) karþý, yanlýþ bir politikanýn ortaya çýkmasýna da neden olmuþtur. Kürdistan'da kapitalist sýnýflarýn hemen tasfiye edilmesi anlayýþý, hem devrimden önce hem de devrimden sonra, bu sýnýflara karþý zorlama ve sekter politikalara neden olarak, PKK'nin siyasetinin temellerini darlaþtýrmaktadýr/ darlaþtýracaktýr.
Antonio Gramsci'nin çok doðru ve isabetli bir þekilde, tek devrimden önce deðil ama devrimden sonra da, küçük-burjuva ve liberal sýnýflar ile devrimci hareketin hegemonyasý altýnda ittifak iliþkilerinin devam ettirilmesi gerektiði anlayýþýnýn özünde üzerine oturduðu temel ilke, toplumun üretici güçlerinin devrimden sonra bile uzun yýllar kapitalizmin tarihsel ve fiziksel sýnýrlarýný aþamayacaðý teorik belirlenimine dayanýyordu, ki özünde doðruydu.
Kürdistan'da demokratik devrimden sonra, toplumun uzun yýllar daha burjuva tarihsel alan içerisinde kalacak olmasý tarihsel gerçekliði, günümüz siyasetinde PKK'ye, Kürdistan'da farklý burjuva kesimlere karþý, farklý bir politika dayatmaktadýr. PKK'nin devrimci çizgisini tehdit eden en önemli faktörlerden bir tanesi, yanlýþ bir kapitalizm tarihselliði ve bu yanlýþlýðýn neden olmuþ olduðu politik yönelimdir. Çünkü bu dar politik yönelim (Ulusal Kongre sorununda gördüðümüz gibi) , PKK'yi dar bir politik alana mahkum ederek, manevra ve taktik kapasitesini olumsuz etkileyerek, onu darbelere açýk hale getirecektir.
Apoculuðun bu eksiklerinin giderilmesi hayati bir önem taþýdýðý ve Apoculuðun yapýsýndaki "arýzalar" olduðu için, teorik çalýþmalarýmýn ana doðrultusunu oluþturmuþtur. Türkiye devrimci hareketinin, Apoculuðun üzerinden atlayarak ama özellikle de onun "yeni tipte devrim" anlayýþýný görmezlikten gelerek ortaya koyacaðý devrimci pratik hep eksik ve yanlýþ olacaktýr. Türkiye ve Kürdistan devrimi ancak Sayýn Baþkan'ýn yeni devrim tipi üzerinden geliþebilir ve doðru bir devrimci çizgi üzerine oturabilir. Türkiye ve Kürdistan devriminin bu ihtiyacý,bir yandan beni Apoculuðun yeni devrim tipini anlamaya götürürken, öte yandan da Apoculuðun barýndýrmýþ olduðu eksiklikleri aþmak için de derinleþtirmeye götürmüþtür.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ýn, Barýþ Süreci'nin liberal doðasýndan dolayý ve bu liberal örtü aracýlýðýyla anlatmak zorunda kaldýðý bu yeni devrim tipini, anlaþýlýr kýlmak ve belirli bir "teorik kalýba sokmak" benim açýmdan tek devrimci bir görev deðil ama Kandil'in kendi çizgisini "Baþkan'ýn çizgisi" gibi lanse ederek , bir tür "algý operasyonu" oluþturmasýnýn bertaraf edilmesi için de zorunluydu. Lenin ve Bolþeviklerin yanlýþlýklarýnýn Marksizme yüklenmesi gibi, Kandil'in yanlýþlýklarýnýn da Apoculuða yüklenmesi, benim açýmdan ne akýl ile ne de vicdan ile baðdaþan bir durumdur.
Barýþ Süreci'nin dünya devrim tarihindeki önemi, gelecekteki devrimleri tetikleyecek olan "yeni devrim tipi"nin Apoculuk üzerinden ideolojik olarak oluþtuðu, belirli bir dereceye kadar uygulandýðý ama Hareket'in "pratik önderliði"nin bu yeni devrim tipini anlayamamasýndan dolayý da tam olarak uygulanmadýðý bir dönemi oluþturmasýdýr. Bu haliyle Barýþ Süreci'nin politik kazananý R.Tayyip Erdoðan, politik kaybedeni PKK'nin Kandil Önderliði ve ideolojik kazananý da Abdullah Öcalan olmuþtur. Bu yeni devrim tipinin belirli bir teorik kalýba sokulmasýnda benim rolüm bir tür "tercümanlýk" olmuþ ve teorik kapasitem ve yeteneklerim ölçüsünde de Apoculuðun bazý eksikliklerini gidermek olmuþtur.
Ýþte bu haliyle Apoculuk, evrensel bir ideolojik akým haline gelerek, kendi bedeninden (PKK) ayrýlma olanaðýna da kavuþmuþtur.Apoculuðun yaþamasý için artýk belirli bir bedene ihtiyacý kalmamýþtýr.Apoculuðun asýl serüveni þimdi baþlamaktadýr ve o daha þimdiden bu haliyle Kürtlerin tarihten intikamýný simgelemektedir.
Ýþte Kandil'in anlamadýðý noktalardan bir tanesi de budur!
XV-Sonuç
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan aslýnda çok az anlaþýlmýþ bir liderdir. Onun þanssýzlýðý, nasýl kader aðlarýný Kürt Ulusu için acýmasýz bir þekilde ördüyse, tarihin de aðlarýný ayný acýmasýzlýkla onun "liderlik makamý" için de örmüþ olmasýdýr. Sayýn Baþkan büyük ideolojik dönüþümünü, Prometus'un kayalara zincirlenmesi gibi, "Ýmralý Kayalýklarý"na zincirlendiði bir sýrada gerçekleþtirmek zorunda kalmýþtýr. Bundan dolayý kendi ideolojisinin politik öznesi olan PKK ile iliþkileri hep büyük bir problem olarak ortaya çýkmýþ ve bu özel durumdan dolayý PKK'nin teorisiyle pratiði arasýndaki fark muazzam olmuþtur.
Barýþ Süreci baþladýðý zaman Erdoðan'ýn en büyük avantajý, kendi "ordusu"na tam anlamýyla hükmetmekteki üstünlüðüydü.Kendi "komuta yapýsý"yla ve "ordusu"yla, bir koordinasyonsuzluk ya da iletiþim sorunu bulunmuyordu. Ama buna karþýlýk, Öcalan'dan "siyasi insiyatif" olarak bir adým gerideydi. Öcalan'ýn en büyük sorunu ise, kendi "ordusu" ve "komuta yapýsý"la olan koordinasyonsuzluðu ve iletiþim sorunuydu.Erdoðan ve kurmaylarý, PKK'nin bu zayýf noktasýný çok iyi farketmiþ ve ustaca iþlemiþlerdir.
Erdoðan Barýþ Süreci'nde geliþtirdiði akýllý taktikler ve analiz sayesinde, PKK'nin eksik ve zayýf noktalarýný çok iyi açýða çýkartarak, bir "yýlan" gibi bir çok düþmanýnýn arasýndan süzülerek, iktidarýn iplerini tam ele geçirmeyi ve korkunç bir diktatörlüðe yönelmeyi baþardý. Erdoðan'ýn bugünkü baþarýsýnýn altýnda, tartýþmasýz PKK'nin Kandil Önderliði'nin hatalarý yatmaktadýr. Kandil "yaþam destek ünitesine baðlanmýþ bir lideri, hatalarýyla canavar yapmayý" baþarmýþtýr.
Öcalan liderlik vasýflarýný fazlasýyla kendisinde barýndýran bir lider olarak, sürekli dýþ dünyanýn deðiþimi ve bu deðiþimin özelliklerini anlamaya çalýþmakta ama en önemlisi de bu deðiþime cevap olabilecek kuramlar geliþtirerek, bunlarý pratik-politik alana aktarma arayýþýndadýr. Onun bu dinamik yapýsý, özellikle Kandil'in onu takip etmede ve ona ayak uydurmada büyük sorunlara neden olmuþtur/olmaktadýr.
Öcalan bir kaç eksiðine karþýn, aslýnda dünya devrimci hareketi içerisindeki yanlýþ devrim anlayýþýnýn aþýlmasýna ve devrimci çizginin yeni bir temele oturtulmasýnda önemli bir baþarýya imza atmýþtýr. Geleneksel devrimci kalýplarý yýkmasý, geleneksel devrimci kalýplarla hareket eden ve bu kalýplardan tam olarak kurtlamayan Kandil gibi bir çok devrimci çevrede anlaþýlamama gibi bir durum oluþturmaktadýr. Özellikle "yeni devrim tipi"ni, Barýþ Süreci gibi liberal bir ortamda geliþtirmek zorunda kalmasý ve bu "liberal örtü"nün zorunluluðu altýnda Kandil'e anlatmak zorunda kalmasý, hem onun tam olarak ne düþündüðünün hem de ne yapmak istediðinin anlaþýlamamasýna neden olmuþtur.
Onun bu "liberal örtü" altýnda "daðýnýk" gibi duran bu devrimci düþüncesini belirli bir sistem biçiminde "toparlamak" ve onun hem Kandil'e hem de genel olarak devrimci harekete anlatmak istediðini belirli bir teorik kalýba sokmak, devrimci hareketin geleceði açýsýndan zorunluydu. Bu uzun yazýda, amacým Öcalan'ýn düþüncelerini, Marksizm'e dayandýrmak ve onun "asýl kökenleri"ni göstermekti,ki bunun baþarýldýðýna inanýyorum. Amacým "teorik bir ölçü" oluþturmaktý ve bu ölçü aracýlýðýyla hem Kandil'in teori ve pratiðini ölçmekti hem de genel olarak devrimci hareketin teori ve pratiðini ölçmekti. Ama en önemlisi de "ölçünün kendisini de ölçmek"ti. Diyebilirm ki, bu zor görev bir noktaya kadar da olsa baþarýlmýþtýr.
Bu uzun yazýda okurun da farkettiði gibi, Öcalan'ýn "yeni devrim tipi" bütün teorik ve pratik sorunlarýn odaðýnda bulunmaktadýr ve onun bu devrim tipi kavranmayana kadar da, bir çok politik sorunun anlaþýlmasý ve çözülmesi mümkün deðildir. Ýþte Kandil'in hata yapmasýnýn en büyük nedeni de Sayýn Baþkan'ýn yeni devrim tipini kavrayamamasýdýr. Gramsci ile benzer bir þekilde Baþkan'ýn da yeni devrim tipini cezaevinde geliþtirmiþ olmasý ve dýþ dünya ile yaþanan kopukluk, bu teorinin "kuvveden fiile" çýkmasý noktasýnda büyük zorluklar ve engeller yaratmýþtýr. Ama hakikatin bir kardelen gibi, hayatýn kayalýklarýný delen ve kendisini tarihe taþýyan bir özelliði vardýr. Sayýn Baþkan'ýn yeni devrim tipi ile ilgili fikirleri de böyle olmuþtur. Onun bu fikirleri, kendi örgütü olan PKK içerisinde deðil ama baþka bir ülkenin devrimci örgütünde filizlenmek gibi bir özelliðe sahiptir.
Bu uzun yazý boyunca gördüðümüz gibi, Sayýn Baþkan'ýn bu yeni devrimci düþüncesinin Kandil tarafýndan kavranamamasý,PKK'nin yanlýþ bir stratejik ve bundan kaynaklanan yanlýþ bir taktik çizgi izlemesine neden olarak, bir yandan Türkiye ve Kuzey Kürdistan devriminin 7 Haziran genel seçimlerinden sonra kaçýrýlmasýna neden olmuþ, öte yandan Türkiye'de Erdoðan ve AKP odaklý yeni bir faþist rejimin oturtulmasýna neden olmuþtur. Ama en önemlisi de, bu yeni faþist rejimin giderek oturmaya baþlamasýnýn, Kandil'in Ortadoðu'daki yanlýþ stratejik mevzilenmesiyle birleþmesiyle birlikte, PKK'nin 1999'daki gibi büyük bir stratejik darbe yeme potansiyelinin ortaya çýkmýþ olmasýdýr.
PKK'nin stratejik durumu, öyle göründüðü gibi güçlü deðildir ve büyük sorunlar barýndýrmaktadýr, ki bu yazý boyunca bunlara deðinmeye çalýþtýk. Bu noktada en önemli sorun, PKK'nin bu yanlýþ çizgiden ve darboðazdan nasýl çýkacaðý sorunudur.Bu sorun da büyük oranda Kandil ile ilgili bir sorundur. Kandil'in PKK'yi bir darbeden koruyabilmesinin ve bu korumayý Ortadoðu devrimine baðlayabilmesinin yegane yolu, Sayýn Baþkan'ýn ortaya koymuþ olduðu yeni devrim tipi düzeyine ideolojik olarak çýkmasýdýr.
Peki Kandil bu ideolojik dönüþümü ve buna uygun bir pratiði gerçekleþtirebilir mi?
Bu biraz zor gözükmektedir. Çünkü Kandil'de böyle bir çaba görülmemektedir ve üstelik Kandil tehlikeli bir þekilde kendi içine kapanmýþtýr. Çözümün olabilmesi için, bu çözümü getirecek bir çabanýn da olmasý gerekir. Sanki Hareket, sorunlarýný çözmeye ve düzeltmeye doðru giden deðil, daha çok varolan çizgiyi nasýl koruyacaðý arayýþý içerisindedir. Bu kýsýr döngü kaçýnýlmaz olarak bir "bürokratik kast"ýn oluþumuna götürecektir. Bu Kandil'in niyetinden baðýmsýz ve sorunlarýn doðru bir þekilde çözülemediði her yerde, genellikle ortaya çýkan durumdur.
(SON)
|