"ÝMRALI NOTLARI" VE BARIÞ SÜRECÝ-III (I) (PKK'nin Kandil Önderliði'nin Hatalarýnýn Eleþtirisi) K.Erdem VII-Demokratik Cumhuriyet mi? "Statü" mü? Kandil nasýl genel stratejik öncelik tespitinde bir hata yaptýysa, stratejik önceliðin özel yapýsýnda da yani bir devletin sýnýrlarý içinde de doðru öncelikleri ve buna uygun taktik yapýyý kurmada hata yapmýþtýr. Bu temelde Baþkan'ýn uygulamak istediði bütünlüklü politika, Demokratik Özerklik politikasýyla parçalanmýþtýr.
Kandil Barýþ Süreci baþladýðý zaman, Baþkan'ýn eski stratejisine baðlý kalarak, Baþkan'ýn Kürdistan'ýn baþka parçalarýna (Rojava ve Rojhilat) yoðunlaþmak için Türkiye ile uzun yýllara yayýlacak bir taktik anlaþma aradýðý anlayýþýyla hareket ettiðini sandýðý için, Türk devletiyle elde edilecek böyle bir anlaþmanýn, en azýndan Kürtlere Anayasa'da bir statü getirmesini istiyordu. Kandil Ýmralý Heyeti ve yine Baþkan'a gönderdiði mektuplar aracýlýðýyla bu isteðini bir çok defa tekrarlamýþtýr. Örneðin Ýmralý Heyeti, Baþkan ile bir görüþmesinde þöyle bir aktarým yapar ve Baþkan'ýn cevabý þu þekilde olur: "P.Buldan: Hareketin göndermiþ olduðu iki ayrý mesaj var. Eþbaþkanlara iletilmiþ . Biz mi okuyalým , siz mi okumak istersiniz? S.S. Önder : Ben aktarayým. A.Öcalan: Özetleyin. (Sýrrý bey önce hareketin görüþlerini özetleyerek okudu. Ardýndan partinin görüþlerini aktardý. Hareketin 16.02.2013 tarihli öneriler metninin 4.maddesini okurken gülerek) Bunlar klasik kaygýlar. (Daha sonra aktarým bitinceye kadar dinledi. Hareket'in 14.01.2013 tarihli önerilen 4.maddesi olan "Yeni Anayasa'da Kürtlerin halk olarak varlýðýný kabul eden bir ibarenin olmasý iyi olacaktýr" belirlemesine karþýlýk) Anayasa'da devlet öyle tanýmlanamaz. Devletin etnisitesi ve dini olmaz. Hukuki bir realitedir anayasa. Bu konuda Habermas'ýn görüþlerine ihtiyacýmýz var." (a.g.e.s.21)
Yine az ileride Baþkan þöyle söyler:
"Peki biz ileride ne yapacaðýz? Kürtler kendilerini özgürce ifade edecek ve yönetecektir. Þu anda yasa dayatýrsak büyük alerji yaratýr. Ýleride olabilir. Mesela Avrupa Birliði Yerel Yönetimler Özerklik Þartý. Kaldý ki buna þerhi kaldýrýrlarsa bu mesele önemli ölçüde çözülür."(A.Öcalan, a.g.e.,s.22)
Bu pasaj Baþkan ile Kandil arasýndaki ideolojik ayrýlýðý en iyi anlatan pasajdýr. Baþkan'a göre öncelik, devletin merkezi yapýsýný zayýflatarak, faþist rejimi yýkmaktýr ve faþizm yýkýldýðý zaman , Kürtler zaten iktidar olmak için gerekli olanaklara sahip olacaklardýr. Ama Kandil'in önceliði ise Kürt adýnýn anayasaya yazýlmasýdýr.Baþkan nazik bir þekilde Kandil'i geri çevirir ve bunu bir kez deðil, Barýþ Süreci boyunca neredeyse beþ kez yapar. Ama Kandil niçin Baþkan'ýn böyle davrandýðý üzerine kendi kendine soru sormak istemez!
Yeni devrim tipi temelinde soruna yaklaþtýðýmýz zaman, Baþkan'ýn niçin böyle davrandýðý kendiliðinden anlaþýlýr.Hiç kuþkusuz ilk adýmda devletten, Kürtlerin statülerinin Anayasa'da belirtilmesini istememek, devlete verilen bir tavizdir ama bütün sorun, bu taviz hangi politik hedef doðrultusunda verilmektedir ve bu taviz ikinci politik adýmda ortadan kaldýrýlabilecek türden midir.
Kandil baþka bir stratejik bakýþ açýsý ile hareket ettiði için, Baþkan'ýn bu politikasýný yanlýþ ele alýyordu. Baþkan bu taviz politikasýný, AKP'yi bölerek ve faþist devleti halktan tecrit ederek yýkýmýna baðlarken (nasýl olacaðýný bundan sonraki bölümde göreceðiz), Kandil önceliði Kürdistan'ýn baþka parçalarýna baðladýðý için, Baþkan'ýn bu tavizini anlamsýz ve "çýtayý çok düþük" tutmasýna baðlýyordu. Kandil'in Kürtlerin statüsünün Anayasa'ya koyulmasýný savunmasý dahi, Baþkan'ýn yeni stratejik bakýþ açýsýný yani "Türkiye stratejik önceliði"ni anlamadýðýnýn açýk bir göstergesidir!
Kandil'in bu statü dayatmasý ve Baþkan ile bu noktada ters düþtüðünü belli etmesi, Erdoðan'ýn Barýþ Süreci boyunca elde etmek istediði þeylerden bir tanesiydi. Erdoðan Kandil ile Baþkan'ýn hangi noktalarda ters düþtüðünü öðrenmek istiyordu ve Kandil Erdoðan'ýn istediði bu elemaný böylece ona vermiþ oluyordu. Erdoðan Rojava'da PKK'nin yaptýðý stratejik hatadan sonra, Kuzey'de savaþ tekrar baþladýðý zaman, PKK'nin hem az bir gerilla kuvvetiyle dar bir bir savaþ yürüteceðini ve zamansýz bir demokratik özerklik politikasýyla da, dar bir siyaset izleyeceðini artýk anlamýþtý. PKK'nin siyasi ve askeri darlýðý birbirini tamamlýyordu. Böylece Erdoðan, Kandil'in politik hatalarýný kendisine müttefik yapýyordu. Erdoðan'ýn Türkiye'de iktidarýný ve rejimini oturtmasý, Kandil'in bu hatalarý sonucunda mümkün hale geliyordu.
Baþkan Kandil'in bu statü "dayatmasý" ve ýsrarý gündeme geldiði her seferde, Kandil'e dolaylý olarak yeni stratejiyi anlamasý için dolaylý imalarda bulunur. Yine bir görüþmede þöyle söyler: "Ama tahminime göre bu anayasa kalýcý olmayacak gibi. Daha çok bir geçiþ anayasasý olacak sanki. Öbür türlüsü zor görünüyor." (A.Öcalan,a.g.e., s.36)
Burada bahsedilen "geçiþ anayasasý" , tavizin verilerek yapýlacak olan Anayasa'dýr. Bu Kandil'e verilen dolaylý bir mesajdýr. Yani iþler "oraya kadar gittiði zaman, orada kalmayacaðýz" anlamýna gelmektedir. Ama Kandil bunu anlamaz!
Yeni devrim tipinde, baþta CHP olmak üzere, ara sýnýflarýn devletten tecrit edilmesi yani onlarýn devlet için bir destek noktasý olmasýnýn çýkarýlmasý, ancak HDP'nin büyültülmesiyle mümkün olacaðý için, CHP ve ara sýnýflarý HDP'den daha fazla uzaklaþtýran bir söylem ya da politika, yasal meþruluk zeminde kalarak, devletin etrafýný boþaltma ya da merkezi yapýsýný zayýflatma politikasýna aykýrýlýk oluþturmaktaydý.
Kandil Barýþ Süreci'nde Rojava'da yanlýþlýk yaparak ve HPG'nin güçlerini bölerek genel stratejide yanlýþ yaptý. Türkiye'de 1 Kasým'da Demokratik Özerklik sloganýný öne çýkararak ve HDP'yi diðer politik güçlerden ayýrarak ve bu temelde PKK'yi dar bir politikaya hapsederek de özel stratejide hata yaptý. Kandil iç politikada nereye yoðunlaþacaðýný bilemediði için bu yanlýþlýðý yaptý.
Ama Baþkan'ýn yeni devrim tipi, PKK tarafýndan HDP'nin önünün açýlarak ilerlenmesi politikasýný içerdiði için, Baþkan'ýn iç politikadaki yol haritasý belliydi: 1-AKP'nin tek baþýna hükümet olmaktan çýkarýlmasý; 2-AKP'nin bölünmesi; 3- HDP'nin CHP-HDP Hükümeti kurulacak düzeye getirilmesi, ki AKP'nin bölünmesine baðlý; 4- Bir CHP-HDP Hükümeti döneminde, Abdullah Öcalan'ýn ev hapsine alýnmasý ve Ordu'nun devrimci hareket (silahlý mücadele) tarafýndan desteklenen burjuva yasallýk içerisinde kalýnarak baský altýna alýnmasý ya da bölünmesiyle ve bu temelde kontrol altýna alýnmasýyla faþizmin tasfiye edilmesi; 5-Ýktidar aracýlýðýyla, muhafazakar ve gerici kitlenin pasifize edilerek, Türk ve Kürt halklarýnýn ortak bir Demokratik Cumhuriyet kurmasýnýn referandum yoluyla elde edilmesi; 6- Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ýn Nelson Mandela gibi ev hapsinden çýkarak ya yeni Demokratik Cumhuriyetin ilk devlet Baþkaný olmasý ya da daha bunun koþullara daha oluþmamýþsa, Kuzey Kürdistan Özerk Bölgesi'nin Devlet Baþkaný olmasý; 7- Hem içte hem de dýþta uygun tarihsel koþullarýn oluþmasý ölçünde, Kuzey Kürdistan'ýn tam baðýmsýzlýðý temelinde ve iki ülkenin (Türkiye ve Kuzey Kürdistan) özgür birlikteliði temelinde Türkiye ve Kuzey Kürdistan Demokratik Cumhuriyeti'ne seçim yoluyla geçilmesi.
Buradaki "Yol Haritasý"nýn, sürekli olarak devrimci hareket ve onun silahlý mücadelesi tarafýndan desteklenen bir seçim meþruluðuyla ilerletildiðine dikkat edilsin. Seçim meþruluðu aracýlýðýyla ilerletilen bu demokratikleþme süreci, ayný zamanda Tülk halkýnda "rýza üretimi" sürecidir de. Türkiye'de demokratikleþmenin geliþmesi ve oturmasýyla, Türk halkýnda Kürt halkýnýn haklarýný tanýma ve onu kabul etme süreci içiçe geçmiþ olacaktýr.
Peki Baþkan bu "Yol Haritasý"ný nasýl hayata geçirmek istiyordu?
VIII-Faþist Diktatörlüðün Yýkýlmasý ve Abdullah Öcalan'ýn Siyasi ve Askeri Planý
Barýþ Süreci'nin baþýnda Baþkan , Kandil'e yeni stratejiyi anlamasý için, önemli bir "kodlanmýþ mesaj" gönderdi. Ýmralý Heyeti'nin sözü kendi konumuna getirdiði bir anda, Kandil'e þu "kodlanmýþ mesajý" gönderdi:
"S.S.Önder: Sizin konumunuz ne olacak?
A.Öcalan: (Gülerek) Ne ev hapsi ne de af , bunlara gerek kalmayacak. Herkes, hepimiz özgür olacaðýz (abç). Þunu bilin ki, bu hamlem komployu boþa çýkaracaktýr. Ben komployu aþýyorum. Baþarýlý olursam, ne KCK tutuklusu kalýr ne baþka tutuklu. Bu olmazsa elli bin kiþiyle halk savaþý olacak. Ölen ölecek, ben karýþýmýyorum. Yalnýz herkes bilmeli ki, ne eskisi gibi yaþayacaðýz ne de eskisi gibi savaþacaðýz.(abç)" (a.g.e.,s.26)
Bu küçük pasajda Baþkan, bütün sürecin ana temasýný yani anafikirini vermiþtir. Bu süreç sonunda hem kendisinin hem de bütün tutsaklarýn ama en önemlisi de "herkes, hepimiz" diyerek bütün Türkiye ve Kürdistan halklarýnýn özgür olacaðýný kasdetmiþtir. Demokratikleþme ve devrim demeden, semboller üzerinden çok önemli bir mesaj vermiþtir ve üstelik bunu da yeni devrim tipini kasdederek, "ne eskisi gibi yaþayacaðýz ne de eskisi gibi savaþacaðýz" belirlemesiyle yapmýþtýr.
Kandil Baþkan'ýn bu belirlemeleri üzerine hiç derinlemesine düþünmek istememiþtir. En azýndan þöyle bir soru dahi sormak istememiþtir: Nasýl oluyor da, ömür boyu mühebbet hapse çarptýrýlmýþ bir lider, tek demokratikleþme süreciyle ve üstelik Kandil'e göre PKK, Kürdistan'ýn baþka parçalarýna yoðunlaþýrken özgürleþecek?
Kandil Baþkan'ýn kendi konumu üzerinden verdiði örneklerle, yeni devrim tipi temelinde, Türkiye önceliðini bir türlü anlamak istememiþtir. Barýþ Süreci gibi bir süreç ortaya çýkacak ve bu süreç aracýlýðýyla Baþkan tecritten çýkarak, PKK ile iletiþim kurma imkanýna kavuþacak ama Baþkan bu iletiþimi sýrf "geyik muhabbeti" yapmak için kullanacak! Baþkan bir çok gerillanýn kanýyla ortaya çýkan ve her saniyesi deðerli olan bu iletiþimin bütün saniyelerini verimli bir þekilde kullanmak istiyordu, ki bunu yapmýþtýr. Baþkan bu iletiþim süresi boyunca her sözcüðü bilerek kullanmýþ ve "nokta atýþlarla" mesajlarýný yerine göndermiþ ama Kandil'in kafasýndaki þablon, Baþkan'ýn vermek istediði mesajlarýn anlaþýlmasýna engel olmuþtur.
O halde Baþkan'ýn "yol haritasý"nýn ne olduðunu, "tarihin filmini geri sararak" yeniden kurmaya çalýþalým ve bu temelde kurgusal bir þekilde olaylarý, Kobane kuþatmasýndan sonra tekrar ele alalým. Baþkan'ýn stratejisini ve politikasýný "baþarýlý olmuþ" bir þekilde kurgulayarak, Baþkan'ýn çizgisiyle, Kandil'in çizgisi arasýndaki farký ortaya koymaya çalýþalým.
Konunun daha iyi anlaþýlmasý için, stratejiyi bir çok aþamaya bölelim ve bu aþamalarý stratejik amacý baþarýya götürecek þekilde kurarak ve birbirine baðlayarak ele almaya çalýþalým:
Birinci Aþama: PKK Ekim 2014'teki Kobane kuþatmasý sýrasýnda, Batý ile yapmýþ olduðu anlaþmayý, Rojava'nýn tek baþýna elde tutulmasý politikasýna deðil ama Ulusal Kongre ya da Ulusal Birlik politikasýna baðlayan bir politika izlemeye baþlar. Rojava'da stratejik bir geri çekilme yapar ve bu çekilmeyi Ulusal Birlik politikasýyla perdeler ve bu temelde Rojava'yý diðer Kürt örgütleriyle birlikte yönetmeye baþlar.Batý'nýn KCK ile KDP'yi biraraya getirme politikasýný biçimsel olarak kabul eder ama bu politikaya bütün ulusu katmaya çalýþýr. Ulusal Birlik üzerinden ve Batý ile birlikte bir yandan IÞÝD ve diðer terör örgütleriyle mücadele ederken, öte yandan Suriye rejimi ile birlikte hareket edecek bir zemin arar. Ama daha da önemlisi, ABD ile Rusya'nýn Suriye'de ortak çalýþmasýný kolaylaþtýracak bir politika izleyerek,Suriye'de her iki kampýn TSK ittifakýný dýþladýðý bir anlaþma zemininde buluþmasýný ve Kürt Koridoru'nu bu iki kampýn anlaþmasýnýn sonucunda hayata geçirmeye çalýþýr. Rojava'daki bütün politikalar, Rojava'nýn PKK için bir "yarým cephe" olacak þekilde ele alýnmaktadýr.
Suriye'deki bu politika, Ýran ile kapsamlý diyalog ve müzakerelere geçme politikasýyla tamamlanýr.
Suriye ve Ýran politikasý, Baþkan'ýn Kandil ve çevresinde oluþturmak istediði, ezici gerilla gücünün büyütülmesi perspektifine baðlanýr.
Barýþ Süreci'nin baþýnda, gerillanýn Kuzey'den çekiliþi, Özel Kuvvetler'in on kat büyütülerek ve yoðun bir þekilde Türkiye kýsmýna taþýndýðý bir politikayla birbirine baðlanýr. Halklarýn Birleþik Devrim Hareketi (HBDH) hemen Barýþ Süreci'nin baþýnda kurulur ve Özel Kuvvetler'in büyütülmesi politikasýyla koordine edilir.
Barýþ Süreci'nin ne zaman biteceði zaten seçim takviminde bellidir ve bu seçim takviminin en son seçimi 7 Haziran 2015 genel seçimleridir. Bu sürece kadar amaç, HDK ile HDP'yi büyütmektir (bununla birlikte Özel Kuvvetleri de büyütmektir) ve Baþkan'ýn amacý tek yüzde on barajýný aþmak deðil ama AKP'nin tek baþýna hükümet olamayacaðý bir oy oraný elde etmektir, ki bunu daha sürecin baþýnda yüzde onbeþ olarak belirlemiþtir. Ýmralý Heyeti ile bir görüþmesinde þöyle söyler: "HDP ve BDP'yi yeniden yapýlandýrmak gereklidir, yeniden yapýlandýrabilirseniz yüzde onbeþ bandýna ulaþabilirsiniz." (A.Öcalan, a.g.e. s.264 , 9 Mart 2014)
Erdoðan'ýn amacý, 7 Haziran seçimlerine doðru HDP üzerinde terör ve devlet baskýsý uygulayarak, onu pasifize ederek oy oranýný düþük tutmaktý. Erdoðan'ýn bu taktiðini bozacak tek taktik araç vardýr: Özel Kuvvetler aracýlýðýyla AKP tabanýna "eziyet". Özellikle "kaynaðý belirsiz terörizm"in kullanýldýðý bir caydýrýcýlýk zorunludur. Erdoðan HDP'yi IÞÝD üzerinden vurduðu ve yine bazý "ayak takýmý" ile linç oluþturmak istediði her durumda, AKP tabanýna bu terörizmin Özel Kuvvetler aracýlýyla uygulanmasý zorunludur. Bu kabiliyetin sürekli elde bulundurulmasý, PKK açýsýndan hayati bir durumdu.Erdoðan bir vurduðu zaman, PKK on vuracaktý, ta ki Erdoðan bu terör aracýný kullanmayana kadar. Bu noktada "silahlarýn eþitliði"nin kurulmasý zorunludur,ki Barýþ Süreci'nde Özel Kuvvetlerin büyütülmesinin ve Türkiye'ye akýllý bir þekilde yayýlmasýnýn amacý zaten budur.
2015'in Baharý'ndan itibaren, Kandil'den Kuzey Kürdistan'ýn içlerine doðru, yaklaþýk otuz bin gerilla Baþkan'ýn belirlemiþ olduðu gibi mevzilenir ve diðer kýsmý da stratejik yedekler olarak Kandil'de kalýr. Bununla birlikte de kentlerde milis kuvvetleri Barýþ Süreci boyunca büyümüþ ve geliþtirilmiþtir. Bu milis kuvvetleri, halkýn silahlandýrýlmasý politikasý temelinde en azý 150- 200 bine çýkarýlmýþ olmalýdýr. Bu da Barýþ Süreci'nin ayný zamanda halký silahlandýrma dönemi olduðunun açýk bir göstergesidir. Erdoðan'ýn Barýþ Süreci boyunca kalekol, baraj vs. gibi savaþ önlemleri aldýðý bir durumda, halkýn silahlandýrýlmamasý büyük bir hatadýr. Böylece farklý açýlarla birbirini destekleyen üç askeri güç ortaya çýkmýþtýr: 1-Düzenli gerilla kuvvetleri (30- 50 bin arasý); 2- Milis Kuvvetleri (150- 200 bin arasý) ; 3- Türkiye içlerinde Özel Kuvvetler (5 -10 bin arasý) . Bu savaþ düzeninin amacý, iki seçim arasý yüksek derecede yýkýcý bir etki yaratarak, AKP tabanýnýn erimesini saðlamaktýr.
Bu savaþ düzeni alýnýr ve 7 Haziran seçimlerine gidilir. Bu savaþ düzeninden ve Erdoðan'ýn terörünün dengelenmesinden dolayý, HDP yüzde on üç deðil en azý yüzde onbeþ alýrdý.Baþkan'ýn amacý, HDP'nin bu baþarýsýyla,Erdoðan'ýn yasal meþruiyetten uzaklaþarak, darbe mekaniðine sarýlmasýný saðlamaktý,ki Erdoðan 7 Haziran - 1 Kasým arasý böyle bir darbe yapmýþtýr.
Ýkinci Aþama: HDP yüzde onbeþe yakýn oy alarak, AKP'yi tek baþýna hükümet olacak olanaktan yoksun býrakmayý baþarmýþ ve Baþkan'ýn istediði olmuþtur. HDP aracýlýðýyla AKP'ye vurulan bu darbe, onun parçalanmasýna ya da bölünüþüne bir giriþtir. 7 Haziran'da HDP'nin almýþ olduðu oy mevcut koþullarda alabileceði en üst sýnýrdýr. HDP bu oy sýnýrýnýn üzerine mevcut koþullarda çýkamaz. Çünkü AKP, yasal sýnýrlarý sürekli daraltan bir politika izlemektedir ve HDP'nin potansiyel oylarý, faþist zýrhýn arkasýnda bulunmaktadýr ve bu noktada AKP'nin þiddet yoluyla zayýflatýlmasý zorunludur.
7 Haziran'dan sonraki taktiðin ne olmasý gerektiðini, 1 Kasým seçimlerinden kýsa bir süre sonra yazdýðým bir makalede þöyle belirtmiþtim:
"PKK yumuþak güçler (HDP) ile AKP'nin dengesini 7 Haziran'da bozmuþ ve hem iç politikada hem de dýþ politikada onu iyice sýkýþtýrmýþtýr.HDP'nin AKP'ye vurduðu 7 Haziran darbesi, AKP'nin yýkýlýþýna bir tür giriþti. Bu duruma AKP PKK ile savaþý tekrar baþlatarak karþýlýk verdi ve devlet terörünü de HDP üzerinde daha da yayacaðýnýn sinyalini Suruç Katliamý ile verdi.Bu durumda PKK , AKP'nin tek baþýna hükümetini seçimlerde yokeden HDP'yi, 1 Kasým seçimlerini boykot ederek geri çekerek AKP'yi boþa düþürecekti ve kapsamlý gerilla savaþýný devreye sokarak HDP'nin baþlattýðý yýpratmayý derinleþtirecekti. Ancak kapsamlý gerilla savaþý, AKP'yi daha da zayýflatýrdý.Onun HDP'nin olmadýðý bir seçimde alacaðý oylarýn ve milletvekillerinin hiçbir meþruiyeti olmayacaktý.HDP'nin olmadýðý bir seçimi kazanmasý, 1 Kasým'dan sonraki gibi güçlülük duygusu ve moral de vermeyecekti. Gerilla vurdukça AKP'nin yýpranmasý devam edecekti ve PKK'nin "yarým savaþ" ile elde etmek istediði muhafazakar tabanýnýn AKP'den ayrýlma süreci, iþte o zaman baþlayacaktý. Bu tabanýn ayrýlmasýnýn göstergesi ise AKP'nin oylarýnýn yüzde otuzlarýn baþýna düþmesi ve bölünme sürecine girmesi olacaktý.Kapsamlý gerilla savaþý, AKP'nin bölünmesine , bu olmaz ise kamuoyunda tekrar seçim baskýsýna yolaçacaktý ve meþruiyeti elde etmek ancak HDP'nin seçime girmesiyle mümkün olacaðý için,Erdoðan ve AKP,HDP'nin seçime tekrar girmesi ve savaþýn durmasý için önce Baþkan'ýn , sonra da PKK'nin kapýsýný çalacaklardý.
Ýþte bu noktada bütün insiyatif KCK'ye geçecekti.HDP ile AKP arasýna giren KCK, bir yandan Baþkan'ýn tecritten çýkmasýný saðlayacaktý, öte yandan da HDP üzerinde devlet terörünün olmadýðý bir seçim için "müzakere" yürütecekti ve üstelik bütün bunlarýn hepsini Baþkan üzerinden yürüteceði için,Baþkan doðal olarak tecritten çýkacaktý.Bir seçim durumunda ise en son güne kadar boykot tehditini AKP'nin üzerinde sallandýracaktý ve kapsamlý gerilla savaþý düzeni, "herþeyin sigortasý" olacaktý.Bu durumda , boykot tehditinden dolayý devlet terörünü uygulayamayan AKP, sürekli yýpranan olurdu ve yeni bir seçimde HDP oylarýný daha fazla yükseltirdi ve de AKP'nin düþüþünü gerçekleþtirebilirdi." (Kemal Erdem, 1 Kasým Dersleri, Devrimci Bülten Sayý 62, www. Komunistdunya.org)
Erdoðan'ýn 7 Haziran seçim sonuçlarýný tanýmayarak, 1 Kasým seçimlerine doðru gittiði anda, HDP seçimleri boykot ederek geri çekilmekte ve savaþ devreye girmektedir. Otuz bin gerilla hareketli savaþ taktiði temelinde , þehirlerde milis kuvvetleri ise devletin otoritesini iþlemez hale getirecek þekilde saldýrmakta ve doðal olarak devletin güçleri bölünmektedir. Özel Kuvvetler de, suikastlerdan terör eylemlerine kadar bütün eylem biçimlerini kullanarak yaþamý felç etmeye çalýþmaktadýr. Savaþ Demokratik Özerklik sloganýyla deðil, Baþkan'ýn belirlemiþ olduðu Demokratik Cumhuriyet sloganýyla yürütülmektedir. Amaç AKP'ye altýnda kalkamayacak büyük bir bedel ödetmektir. Bu ise devleti destekleyen kitlenin canýnýn acýtýlmasýyla ve devletin verdiði ölü sayýsýyla baðlantýlýdýr. Bu tespitimizden dolayý, okur bizi yadýrgayacaktýr ancak birbirini yoketme düzeyine gelmiþ iki siyasi hareketin mücadelesinde acýma beklemek abesi iþtigaldir.Bu savaþ düzeninin AKP üzerinde nasýl bir yýkýcý etki yapacaðýný, bir istatiksel veriyle destekleyebiliriz. PKK'nin 7 Haziran 2015'ten Haziran 2016'ya kadar olan süre içerisinde, 1500- 2000 kiþilik bir gerilla grubuyla ve yaklaþýk 5000 kiþilik bir milis kuvvetiyle devlete verdiði zarar yaklaþýk 550'dir. PKK'nin on beþ kat fazla bir gerilla gücüyle ve elli kat fazla bir milis kuvvetiyle ve yine bunlarý destekleyen önemli oranda Özel Kuvvetler ile vereceði zarar ise otuz bin ile elli bin arasý devlet görevlisi ve önemli oranda sivil kayýp olacaktý. Hiçbir hükümetin böyle bir savaþ karþýsýnda tutunmasý mümkün deðildir. Bu kapsamlý savaþ sonucunda AKP'nin bölünmesi kaçýnýlmazdýr ve bu durum yeni bir seçim demektir.
Üçüncü Aþama: Savaþtan büyük bir zararla çýkan AKP'nin oylarý erimiþ ve kendisi bir çok partiye bölünmüþtür. AKP'nin bu bölünmesinin en direk sonucu, Kuzey Kürdistan'da AKP'nin tabanýnýn sahipsiz kalmasýdýr. Bu taban HDP'nin akýllý propaganda ve ajitasyonuyla HDP'nin tabaný haline getirilir. Bu taban aslýnda KDP'nin AKP içerisinde örgütlenen tabanýdýr.Doðru bir Ulusal Kongre politikasý, Kuzey'de bu tabanýn HDP tabaný olmasýný kolaylaþtýrýr. AKP'nin bölünmesi ve iktidardan düþmesi, Merkez Sað denilen tabanýn AKP'den kopmasýna neden olur ve bu durum CHP'nin oy oranýný büyütür. Seçimlerde HDP'nin oyu yüzde yirmiye ve CHP'ninkisi de yüzde otuza çýkmýþtýr ve böylece HDP yasal Türkiye siyasetinin stratejik partisi konumuna gelmiþtir. Seçimlerde birinci parti çýkan CHP'nin, HDP ile koalisyon hükümeti olanaðý vardýr ama CHP içerisinde Ulusalcýlar ve Sosyal-Demokratlar çeliþkisi baþgösterir. Ulusalcýlar HDP ile koalisyona karþýdýrlar ama sosyal-demokratlar HDP ile koalisyon istemektedirler.
Kandil'in anlamadýðý noktalardan bir tanesi de, CHP'nin etkilenmesi için devreye sokulan "Demokrasi Bloku" taktiðinin, HDP'nin büyütülmesi gerçekleþmediði taktirde baþarýsýzlýða mahkum olacaðýdýr.HDP'nin CHP'yi etkilemesi ve özellikle onun sol kanadýnýn hem CHP içerisinde etkin hale gelmesi hem de HDP'ye doðru kayabilmesi için, HDP'nin oy oranýnýn yüzde yirmi bandýna çýkmasý zorunluluðudur, ki bu durum ancak AKP'yi zayýflatan bir kapsamlý savaþla mümkündür. Çünkü HDP için gerekli olan oylar, faþist zýrhýn arkasýnda bulunmaktadýr ve bu oylara HDP'nin eriþebilmesi de AKP odaklý faþist devletin zayýflatýlmasýna baðlýdýr.Bu noktada savaþ HDP için bir kaldýraç olarak kullanýlmadan, HDP yüzde yirmi bandýna çýkamaz.
HDP'nin bu stratejik konumu tek CHP'yi etkilemez ama CHP'nin sað tarafýnda bulunan AKP ve MHP'yi de etkiler. CHP'nin HDP'ye doðru gitmemesi için CHP ile koalisyon kurma ve onunla yakýnlaþmayý savunanlarla, buna karþý olanlar birbirine girerler ve MHP'deki þu anki bölünme daha önce patlak verir. Faþist siyasetin kendi içerisinde bölünmesi, devletin genel olarak güçten düþmesine neden olur. CHP ve onun saðýndaki partilerin artýk çok ciddi bir sorunu vardýr: Kurulacak yeni hükümet, PKK ile masaya oturmadýðý ve reform yapmadýðý taktirde, AKP'yi yýkan savaþýn bir benzerine maruz kalacaktýr. Burada iki yol bulunmaktadýr: 1-CHP kendi ulusalcýlarýn etkisiyle hemen saðýndaki partilerle bir koalisyon hükümeti kurar ve bu hükümet bir "Savaþ Hükümeti" olur ve savaþ tekrar baþlar ki, bu CHP'nin yýkýmý olur ve CHP bölünür. Bu bölünme yeni bir seçimde HDP'yi yüzde otuz bandýna taþýr. 2-CHP kendi sosyal-demokratlarýnýn etkisiyle HDP ile koalisyon kurar ve reformlara baþlar. Birinci þýk olduðu zaman yani CHP'nin olduðu bir Savaþ Hükümeti'nin devrilmesi sonrasýnda ortaya çýkacak olan bir seçimde, HDP ile CHP yer deðiþtirir ve yeni seçimde HDP CHP'nin sol kanadýyla koalisyon hükümeti kurar. Ýkincisi olduðu zaman, bu bir "Reform Hükümeti" olur ve PKK ile masaya oturulur. Baþkan Ýmralý Hapishanesi'nden çýkarak "Ev Hapsi"ne geçer.
CHP'nin kendi saðýndaki partilerle bir Savaþ Hükümeti kurmasý durumunda, Suriye'de olanlarýn bir benzeri tekrarlanýr. KCK ve HBDH'nin kapsamlý savaþý, CHP'yi Ulusalcýlar ve Sosyal-Demokratlar olarak bölerek, hükümetin yýkýlmasýna yolaçar ve bu durum Kuzey Kürdistan'da Rojava'nýn Temmuz 2012 devrimine benzeyen bir devrime yolaçar.Düþen ve zayýflayan hükümet, Ordu'nun Kuzey Kürdistan'da zayýflamasýna ve kýsmi geri çekilmesine neden olur ve otorite boþluðu HPG tarafýndan doldurulur. Devletin merkezi yapýsýnýn zayýflamasý, artýk devletin Kuzey Kürdistan'ý elde tutmasýný imkansýz hale getirir. Kuzey Kürdistan'da bu temelde ortaya çýkacak olan iktidarlaþma, daha önce milis kuvvetlerinin örgütlenmiþ olmasýndan dolayý, düzenli ordulaþmaya dönüþür ve "Kuzey'in YPG'si" çok kýsa bir zamanda iki yüzbin kiþilik bir orduya dönüþür.
Dördüncü Aþama: Ýster CHP'nin liderliðinde isterse de HDP'nin liderliðinde bir koalisyon hükümeti kurulsun, bu hükümetin temel problemi, reformlarý hayata geçirme sorunudur, ki tam iktidar olmaya baðlýdýr. Bunun için ise Ordu'nun kontrol altýna alýnmasý zorunludur. Ordu AKP tarafýndan büyük oranda dizayn edildiði için, yýkýlan AKP'nin Ordu içerisindeki baðlantýlarý vardýr ve Ordu'nun darbe yapma potansiyeli ile iktidarý tekrar geri almak isteyecektir. Bu koalisyonun en önemli görevi, Ordu'nun bastýrýlmasý ve iktidarýn tamamen ele geçirilmesidir.Bunun ise tek bir yolu vardýr: Kuzey Kürdistan'da gerillanýn daha da büyütülmesi, Milis Kuvvetlerinin daha da büyütülmesi, HDP'nin Türkiye'de büyüdüðü ve geliþtiði yerlerde Öz Savunma Güçleri'nin örgütlenmesi ve Özel Kuvvetlerin büyüyerek Þehir Gerilla Savaþý verecek düzeye gelmesi. Ama bütün bunlarýn HDP perdesi kullanýlarak yapýlmasý. Bu iþin bir kýsmýysa, diðer kýsmý da, CHP-HDP koalisyonunun bir askeri darbe tehlikesi karþýsýnda sürekli tetikte olarak büyük sivil gösteriler düzenlemesi ve dýþ dünya ama özellikle Avrupa ile yaygýn diplomatik iliþkiler geliþtirmesi. Devlet olanaklarýný (MÝT gibi) kullanarak ve yine geçmiþte Kemalistlere karþý gerçekleþen komplolarý açýða çýkararak, Ordu içerisinde Kemalistlerin hükümet tarafýna çekilmesi ve Türk-Ýslam sentezcilerinin tecrit edilerek, tasfiye edilmeleri.
Ordu'nun bastýrýlmasý ve pasifize edilmesi temelinde, ekonomik ve politik reformlarýn hayata geçirilmesiyle (bu Yeþil Sermaye'nin mallarýna el konulmasýndan faþizmin ekonomik,politik,ideolojik ve kültürel tasfiyesine kadar her alaný kapsar) , HDP'nin oy oraný daha da büyür ve AKP'nin bir zamanlar almýþ olduðu yüzde 40 -50 arasýna çýkar.
Beþinci Aþama: Artýk yeni bir Anayasa hazýrlama vakti gelmiþtir. Demokratik Cumhuriyet biçimi altýnda, TBMM'nin yerini Halklarýn Demokratik Kongresi'nin aldýðý, Kuzey Kürdistan'ýn Özerk bir yapýya kavuþtuðu, Demokratik Toplum Kongresi'nin bu özerk Kürdistan'ýn yerel meclisi olduðu, Eþbaþkanlýðýn bütün devlet ve toplum kurumlarýnda uygulandýðý, bütün politik tutsaklara genel af getiren yeni bir Anayasa referanduma götürülür. HDP-CHP ittifaký ve yine buna katýlan diðer küçük partilerin katýlýmý ile yeni Anayasa geçer. Bu Anayasa'nýn geçmesiyle birlikte, bütün faþist partiler (AKP, MHP, BBP, SP vs. gibi) ve yeni Anayasa'yý kabul etmeyen bütün partiler kapatýlýr. Baþkan duruma göre ya yeni Demokratik Cumhuriyet'in ilk devlet baþkaný ya da Özerk Kürdistan'ýn Devlet Baþkaný olur. HPG Özerk Kürdistan'ýn resmi silahlý kuvvetlerine dönüþür.
Altýncý Aþama: Devrimci demokratik hareket, iktidar imkanlarýný kullanarak ve yeni bir demokratik toplum yaratýmýnda her alanda büyük bir yol katederek, toplumu yeni bir ortak vatanýn yaratýlmasý düzeyine getirir. Türkiye ve Kuzey Kürdistan Demokratik Cumhuriyeti için toplum hazýr hale getirilir ve referandum yoluyla yeni bir ortak vatan kurulur.Türk halkýnda seçim yoluyla üretilen bu rýza hem onun demokratik bilincinin gelmiþ olduðu düzeyi gösterir hem de her iki halk arasýndaki tarihsel dostluðu beton gibi yapar ve artýk her iki halk, ortak kader duygusu ve yazgýsý etrafýnda bir araya gelmiþ olur.
Ýþte bu "Yol Haritasý" Baþkan'ýn kafasýnda bulunan yol haritasýydý. Burada büyük politik dönüþümlerin, sürekli olarak silahlý mücadele tarafýndan desteklenen yasal mücadele tarafýndan gerçekleþtirildiðine dikkat edilmelidir. Silahlý mücadelenin bu sonuçlarý, yasal parti aracýlýðýyla ve de seçim sistemiyle toplum nezdinde meþru hale sokulmaktadýr. Bu meþruluk, toplumun farklý sýnýflarý ve katmanlarýyla iliþki kurmak için zorunludur ve de bundan dolayý Baþkan "legal siyasete evrensel baðlýlýktan" sözetmiþtir. Legal siyasete evrensel baðlýlýk, yeni devrim tipinin sadece bir parçasýdýr.
Baþkan'ýn Yol Haritasý'nýn anlaþýlmasý, yeni devrim tipinin kavranmasýna baðlýdýr. Bu devrim tipi kavrandýðý zaman ancak silahlý mücadeleye doðru politik hedeflerler verilebilir, ki Kandil'in silahlý mücadeleye doðru politik hedefler verememesinin altýnda bu yeni devrim tipini anlayamamasý yatmaktadýr.
Kandil'in "1 Kasým"dan sonra devreye soktuðu ve hayata geçirmeye çalýþtýðý Demokratik Özerklik atýlýmý, Baþkan'ýn stratejisinde neredeyse dördüncü aþamaya denk düþer. Bu aþamada gerilla birlikleri neredeyse, yetmiþ-seksen bine çýkmýþ, milis kuvvetleri iki yüz-üç yüz bine ulaþmýþ, HDP yüzde yirmi-yirmibeþ bandýna ulaþmýþ ve Türkiye kýsmýnda HDP örtüsü altýnda onbinlerce milis kuvveti oluþmuþ ve yine Özel Kuvvetler þehir gerilla savaþý verecek düzeye ulaþmýþtýr.En önemlisi de CHP, HDP'nin büyümesi sonucu, faþist devletin yedeði olmaktan çýkarýlarak tarafsýz hale getirilmiþtir,ki bu sonuncusu olmadan hiçbir ciddi devrim giriþimi yapmak mümkün deðildir. Baþkan'ýn bu siyaset ve güçlerle yapmak istediðini, Kandil maceracý bir þekilde küçük bir gerilla ve milis kuvvetiyle yapmak istemiþtir, ki Baþkan ile Kandil arasýndaki fark muazzamdýr.
Eðer Kandil Baþkan'ýn bu Yol Haritasý'ný anlamýþ ve yeni devrim tipi temelinde uygulayabilmiþ olsaydý, savaþýn baþlamasýndan beþ yýl sonra, altýncý aþama hariç bütün aþamalarý gerçekleþtirebilirdi. Bu Yol Haritasý'nýn yeni devrim tipi temelinde gerçekleþtirilmesiyle, bugün Kandil'in uygulamýþ olduðu politika karþýlaþtýrýldýðý zaman, aradaki fark tek muazzam deðil hatta karþýlaþtýrýlamazdýr. Kýsaca bu farký maddeler halinde belirtirsek:
a-Kuzey Kürdistan'da "1 Kasým" sonrasý gerçekleþen katliamlar ve þehirlerin haritadan silinmesi süreci yaþanmazdý. b-Devletin merkezi yapýsý kapsamlý gerilla savaþýyla çökertileceði için ve devletin Kuzey Kürdistan'ý yönetme kapasitesi kýsmi olarak yokolacaðý için Özerk Kürdistan ortaya çýkacak ve milis örgütlenmesi temelinde halk önceden silahlandýðý için, çok kýsa bir sürede iki yüz bin kiþilik düzenli bir ordu ortaya çýkacaktý. c-AKP iktidardan düþülmüþ olacaðý için , Erdoðan'ýn 15 Temmuz Darbe Tezgahý olmayacak ve yüzbinlerce insan iþlerinden olmayacak ve kitlesel tutuklanmalar olmayacaktý. d-HDP belediyelerine uygulanýlan kayyumlar ortaya çýkmayacaktý ve HDP milletvekillerinin dokunulmazlýðý kaldýrýlamayacaktý. e-Kuzey Kürdistan ve Türkiye devrimi, Kürdistan'ýn baþka parçalarý ama özellikle Rojava için büyük bir moral kaynaðý olacaktý ve Rojava ile Kuzey Kürdistan fiiliyatta birleþecekti.PKK Rojava'da Kobane kuþatmasý sýrasýnda yapmýþ olduðu stratejik geri çekilmenin bütün olumsuz sonuçlarýný ortadan kaldýrma imkanýna kavuþmuþ olacaktý. f-Batý Emperyalistlerinin PKK'yi sürekli çemberde tutma politikasý ebediyen yokolacaktý. Çünkü PKK Kuzey Kürdistan aracýlýðýyla ve Ermenistan üzerinden Rusya ile direk iliþki kurma olanaðýna sahip olacaktý. g-Türkiye'nin Suriye'ye müdahale etmesi mümkün olmayacaktý. Tam tersine PKK, Demokratik Türkiye ile birlikte, Rusya-Ýran-Suriye ekseniyle hareket ederek, Batý'nýn bütün gerici politikalarýný bölgede kökünden kazýma olanaðýna sahip olacaktý.Batý'nýn bölgeden dýþlanmasý ise, Batý'yý daha fazla PKK'ye muhtaç hale getirecekti.
h-Demokratik Türkiye, Erdoðan'ýn Batý üzerindeki terörüne son vereceði için ve reformalar Türkiye ile Kürdistan'ý Avrupa'ya daha fazla yakýnlaþtýracaðý için, Türkiye'nin bu yeni konumu Avrupa'daki gericiliðin bastýrýlmasý ve geriletilmesi için de büyük bir tarihsel destek noktasý olacaktý.
Ama Kandil, Baþkan'ýn bu Yol Haritasý'ný hiç anlamamýþtýr!
|